sairyusuf

Yusufça Şiirler

Yusufça Şiirler

“Önsöz” 

Şahsiyyetine, yaratıcılığına büyük hürmetle yanaşdığım şairlerden ve yazarlardan biridir Yusuf Aslan.
Helal zahmetle hayatın koynuna atılan bu kalem ustası niçe-niçe çetinliklere açık alınla sine germiş, kafleten onu yakalayan talehin darbelerini leyakatla def ederek geçip gitmişdir.
Şiirlerinden birinde böyle söyler Yusuf Aslan:


-Her sinede türlü dertler birikir, 
Acı yeri başka, aç yeri başka,
Sanki gökten yağmur gibi dökülür,
Acı yeri başka, aç yeri başka. 


Talehinin ona yaptığı beklenmeyen sürprizlerine kucak açan, onları birer-birer çözen bu güzel kalpli İnsan yaşatığı hislerini, duyğularını kaleme söylemiş, kağıta dökmüş.
Yakını, sırdaşı kağıt olmuş, kalem olmuş bu narin kalpli kalem ehlinin.
Hayatı için tutduğu deviz – hakkdır, adaletdir, asaletdir Yusuf Aslanın. Onun Tanrı adaletine sonsuz inamı vardır. 
Kendini bilen, özünü, sözünü bilen Şairin Tanrı kanunları karşısında “boynu kıldan incedir”, emre müntezirdir. 
Yüce Tanrıdan hem kendisinin, hem de cümle cihanın hatakar kullarının affını ister.
Yüregindeki duyğularını böyle dile getirer:


- Dünyanın ahvali işte ortada, 
Kulak asan yoktur çıkan feryada.
Cümlemizin ünü o yaratana, 
Deşti kerbela'ya, bağışla bizi. 


Günah her kesindir, ama her kes yaptığı günahının bağışlanmasını istemez. 
Şeri, fitneni gülerek yürütenlerin oduna cümle cahan yanar. 
Dünya mahf olmasın, yaşasın diye, kurunun oduna yaş yanmasın diye gözü, gönlü güzel olanlar ayaklanar, öne çıkar, ahf diler Tanrıdan. 
Bi de ince kalpli, hassas, adalati olanların kalbinde büyük yaratandan ahf isteme duyğusu yaşanar. 
Nakes olanlar ne anlar hakdan, imandan. 
Yusuf Aslan mizan terazisi çok hassasdır; onun fikrince layık olmayanlar layık oldukları yerde oturmalıdırlar.
Aksi halde dünyanın da mizan terazisi öz okundan çıkar, tersine döner, dünya kana belener. 
Dünya malına heris deyildir O.
Sevmez parayı, altını.
Düşünür ki, dedem-babam neyledi dünya mülkünü... 
Parası çok olub degişenlere, günde min-bir sıfata girenlere, paranı aziz tutanlara çok acıyar kalbinde, kaleminde. 
Adam olmayanı “adam” eden paranın gücüne istehza ile gülüp söyler:


-On para etmezi mala doyurdun,
Malı mülkü gark eyleyip buyurdun.
Anaları kızlarından ayırdın,
Senin şu yaptığın hak mı, be para.


Her bir İnsan yazılmamış kitabdır, her bir hayat bir destandır. Okuculara Yusuf Aslan şiirlerini ve kitaplarını okumanızı, hatta “”

            “Yusufça Şiirler” şiir kitabında

Kitapları kadar Şiirlerininde duygusal olacağını ve okumanızı öneririm ve hayat destanını dinlemeyi tavsiye ederim. Her yerde, her zaman bir hikmet vardır derim. 
İyi ki, Ben Yusuf Aslanı, bu gözü, gönlü güzel İnsanı tanımışım. 
Bir az hırçındır, ama özü gibidir.
Yani Yusuf Aslandır.
Güzelligi de bundandır... 
Hürmetlerimle: İlahe BAYANDUR
Araştırmaçı – yazar

*** 
Tarafıma bu güzel ve anlamlı “Önsözü yazarak beni onore eden, araştırmacı-yazar; kıymetli İlahe BAYANDUR hanımefendiye sonsuz şükranlarımı sunarım.

İyi ki varsınız İlahe hocam. 

Sizleri saygıyla selamlarım.

Yusuf Aslan. 



 

1: GÜZEL DOST

Gayri gül yüzünü göremez olduk
Kaç gündürlü neredesin güzel dost
Tatlı bir muhabbet edemez olduk
Gizli gizli derdimdesin güzel dost

Nice sözler saklı o gizlerinde
Çok şeyler okunur çizgilerinde
Sen ki yüreğimin dehlizlerinde
Vallah billah keremdesin güzel dost

Sanma ki sırtımı döner küserim
Böyle yontar benim paslı keserim
Dünyaya gözatar kulakasarım
Dilerim bir haberdesin güzel dost

O gül yüzün “canım” solmaz İnşallah 
Garip gurbet ele salmaz İnşallah 
Dost dostundan ayrı kalmaz İnşallah 
Sen burnumda tüterdesin güzel dost

Çağrılmayan yere sakın ha varma
Çağrılan yerlerden kalma ha kalma
Garip Kul Yusuf'um unuttu sanma
Sen yine bu yürektesin güzel dost

Yusuf Aslan.

 

 

2: AŞK İLE HAKKA KUL DİVANELER

Yanık olur bizim elin türküsü
Bir dinleyen döner bir daha dinler
Böyle bir sevdaya düşmüş hepisi
Bir aşk ile hakka kul divaneler

Banamısın deyip işten yorulmaz
Böyle maharetli canlar bulunmaz
Gözlerini dal budaktan sakınmaz
Yiğidinden fazla kızlar gelinler

Çokları iğneden ipliğe döndü 
Kimi çeke çeke kahrolup öldü
Değme güzellerin yüzleri soldu
Abası yanığı ne bilir eller

Kimsesizdir tütmeyenin bacası 
Bir değil beş değil böyle nicesi
Bizim memleketin genci gocası
Herkes sırasını bekler mi bekler

Kimi divaneler azmadımı ki
Sevda çekenleri üzmedimi ki
Yazacağı kadar yazmadımı ki
Garip Kul Yusuf’u yazan kalemler

Yusuf Aslan.

 

 

 

3: BULUTLARA DOĞRU ÇIKIP UÇALIM

Gel sevdiğim elimizi tutuşup
Bulutlara doğru çıkıp uçalım
Sevda pınarında suya karışıp
Yudum yudum sevdamızı içelim

Dün gece görmüştüm seni düşümde
Böyle Ömrüm gelip geçti peşinde 
Ab-ı hayat çeşmesinin başında
Zahir’den batine doğru geçelim

Senin ile benden varmıdır sabi
İki çift söz ile edelim yadi
Semalarda açan yıldızlar gibi
Yer yüzüne sevdaları saçalım

Bu güzellik geri kalmasın canım
O güzel yüzlerin solmasın canım
Hiç ayrı gayrımız olmasın canım
Sinemizi birbirine açalım

Yusuf'um ölmeden bunu göreyim
Kollarıma alıp sarım sarayım
Deli Dumrul gibi aman dileyim
Uzak kala ikimizden ecelim.

Yusuf Aslan.

 

 

4: BİR KERE YÜZÜME DÖNÜP BAKMADIN

Boşamıydı benim sana yandığım
Bir kere yüzüme dönüp bakmadın
Yetmezmi yandığım şu kavrulduğum
Kösevime bir tas suyu dökmedin

Bana yıldız idin ay'la gün idin
Sen ben idin canım bende sen idim
Seni bilen Allah birde ben idim
Allah için sende birgün bilmedin

Göğün katındaki yıldız gibiydin
Şu dağlarda açan nevruz gibiydin
Ara sıra deli poyraz gibiydin
Yaprağımı döktün bile görmedin

Senden gayri yoktur belimi büken
Benden başka var mı içini çeken
Kırılacak en son kişi ben iken
Sanma ki yar şu gönlümü kırmadın

Kul Yusuf'um sevdi sever delice
Sende unutursun derler - ölünce
Boynu bükük hallerimi görünce
Bu da benim sevdiğimdi demedin.

Yusuf Aslan.

 

 

5: BAKMAYA KIYAMAZ OLDUM YÜZÜNE

Mevlam öyle güzel kul yaratmış ki
Bakmaya kıyamaz oldum yüzüne
Tatlı dilden öyle söz söyletmiş ki
Ekleyecek sözüm yoktur sözüne

Güneş başımızdan yere eğilse
Yıldızlar semadan tek tek dökülse
Güzeller toplanıp yan yana gelse
Hiç uyar mı o güzelin bezine

Bedenimi sıcak bir ateş sardı
Bir güzel gördüm ki ay ile nurdu
Altmışından sonra bir aklım vardı
Baktıkça dağıldı kara gözüne

Bu ne bir hikaye nede masaldı
Hakkın yarattığı güzel insandı
Yaş yarıyı geçti ömür kısaldı
Herhal yetişemem onun tozuna

Bizim Kul Yusuf’u eğlemez oldu
Yüzü yere düştü gülemez oldu
Bir söyledi daha söylemez oldu
Eremedim o sunanın gizine.

Gönül vermeseydim gavur kızına
Bunlar yazılmazdı alın yazıma

Yusuf Aslan.


6: DELİ DİYE SEVMEDİN

Kız ben seni deli gibi sevmiştim
Sende beni deli diye sevmedin
İste ki yoluna ölem demiştim
Dur ben senin için ölem demedin

Nice uzun ince yollara gittim
Birbaşıma değil elinden tuttum
Belki güler diye çok şeyler ettim
Her ne eyledimse yine gülmedin

Karlar gibi damla damla eridim
Acı poyraz ile kurum kurudum
Senin için zehir olsa yeridim
Sen benim elimden balı yemedin

Arar oldum seni göğ ile yerde
Gelip dermanım ol bendeki derde
Kaç zamandır seni gözlerim burda
Gelirim dedin de yine gelmedin

Gün be gün Yusuf’tan ara açarak
Kurtulmak olur mu ondan kaçarak
Şahin olup semalarda uçarak
İnsanoğlu gibi yere inmedin

Sevmedin sevmedin sunam sevmedin 
Birgün olsun hatır gönül bilmedin.

Yusuf Aslan.

 

 

7: BİR GÜLÜŞÜ SANKİ KILIÇ GİBİDİR

Güzele güzellik haktan bir kudret
Bir gülüşü sanki kılıç gibidir
İki gönül ayrı düşünce hasret
Gözlerinden akan kanlı selidir

Bir yel esmeyince oynamaz dallar
Bülbül konmayınca açılmaz güller
Güzellere çirtik vursan kan damlar
El bilmez ki bağın gonca gülüdür

Kimi aşık koca dağları yarar
Kimi çıkar cihan alemi arar
Olmaz olsun bazı verilen karar
Divaneler ondan beri delidir

Kızıl gün altında soluyor güller
Karalar bağlamış şen olan evler
İsmini zikreder onca yiğitler
Bu yol aşıkların çile yoludur

Evliya Çelebi gibi gezelim
Yerin göğün hatıratın yazalım
Seni Mevla yarattıysa güzelim
Kul Yusuf’ta yaradanın kuludur

Yusuf Aslan.

 

 

8: AŞURA

Nuh Peygamber gelmeseydi olmazdı
Onunla birlikte geldi aşura
Nuh'a kadar bunu kimse bilmezdi
Ondan bize miras kaldı aşura

Gayret etmeyene nezir yetişmez
Kıymet bilmeyene hazır yetişmez
Kul dara düşmese hızır yetişmez
Nuh nebiden adı kondu aşura

Yeri göğü suya kesti bir afat
Her canlıdan eylediler seyahat
Nihayeti topladılar hububat
Her çeşitten buna dendi aşura

Sular o gemiyi alıp götürdü
Bir dağın başına varıp indirdi
Kimi dövme kimi nohut getirdi
Hamdı pişe pişe oldu aşura

Kul Yusuf'um şad olmuyor gönüller
Yezit mervan gibi hain zalimler
Mazlum Hüseynimi şehit ettiler
On Muharrem günü yendi aşura.

Yusuf Aslan.

 

 

9: BİR YANIN MENEKŞE BİR YANIN LALE

Tıpkı bahar çiçekleri gibisin
Bir yanın menekşe bir yanın lale 
Divane gönlümün gonca gülüsün 
Gül kokulum seni değişmem ele

Kimi akılı der kimi de deli
Bazan deli oldum bazan da Veli 
Ey sevdiğim saçlarından bir teli
Vermem ne rüzgara ne esen yele

Senin olmadığın yerde hiç durmam
Saçının telini rüzgara vermem
Kafamı kırarım seni hiç kırmam
Vallahi billahi ben bile bile

Bir deli gönlüm var temizden paktan
Uğruna divane eyledim çoktan
Ağalık paşalık istemem haktan 
Yeter ki ben sana olayım köle

Bizim Kul Yusuf’ta böyle bir kuldur
Ya yarımı tüm et ya beni öldür
Ey yaradan senin hikmetin boldur
Aşk ile yanmasın gül kokulu sine

Yusuf Aslan.

 

 

10: CUMHURİYET

Dört yanımız düşmanlarla sarılmış
Ne özgürlük kalmış ne cumhuriyet 
Toprağımız karış karış alınmış
Kara bağrım yanmış be cumhuriyet

Bu ar namus oldu Türk milletine
Herkes sahip çıktı memleketine
Türkün hakikatli sağlam dinine
Mevla iman vermiş ve cumhuriyet

Ne güzeldir bu vatanın mimarı
Bir doludur onun akıl ambarı
Padişahtan bile gelse fermanı
O nun hedefinde ee cumhuriyet

Düşmanların aklı fikri ermedi
Gelip gitmeleri uzun sürmedi
Atatürk’e dünya gıbta eyledi
Böyle kazanıldı bu cumhuriyet

Sarı saçlı mavi gözlü imanım
Bayrağıma sancağıma hayranım
Yüce arşa çıkar oldu feryadım
Kul Yusuf bin kere de cumhuriyet

Yusuf Aslan.

 

 

11: OKU DİYE KİTAP VERSEN NAFİLE

Yüreğinde azcık nur olmayana
Her ne kadar öğüt etsen nafile
İnsan-ı Kamilden ders almayana
Oku diye kitap versen nafile

Sayıp söyler ne gelirse ağzına
Toz kondurmaz yalanına sözüne
Münker münafığın kara yüzüne
Ağzın dolu tüh tükürsen nafile

Unutma ki yücelerden engine
Geleceksin hak ettiğin dengine
İnsan kırıp insan üzmek neyine
Diye bir zalime sorsan nafile

Sırımı paylaştım sırdaşım deyi
Ayrı gayrımız yok haldaşım deyi
Adem’den bu yanı kardeşim deyi
Tutup kucaklayıp sarsan nafile

El ele tutuşup yürü milletle
Ellerine bir şey geçmez hiddetle
İster barabello ister tüfekle
Çekip Kul Yusuf'u vursan nafile

Yusuf Aslan.

 

 

12: АМАЛИНГ ГЎЗАЛКИ, СЕН ҲАМ ГЎЗАЛСАН

Либос билан инсон гўзал бўлмагай, 
Амалинг гўзалки, сен ҳам гўзалсан, 
Ширин тил, хуш юзга ҳеч ким тўймагай, 
Кўнгилни овлаган тилда гўзалсан.

Яратган Мавлонни севгани каби, 
Муҳаммад Алини дегани каби, 
Бир жумла оламни билгани каби, 
Гўзал ахлоқингла динда гўзалсан.

Одам Атодан шу кунга мудом, 
Бўлган эмиш гўзалликка хос бу ном. 
Гўзаллик инсонга Тангридан инъом, 
Бир кун эмас гўзал, кунда гўзалсан.

Эрксиз қул бўлиб, Миср юртига кетган, 
Ўғлим, ўғлим дея кўз ёши тўккан, 
Ёқуб пайғамбарни бурнида тутган, 
Шифоюзли каби элда гўзалсан.

Зиён-заҳмат етмас кулган юзлардан, 
Комил инсонлардан, ширин сўзлардан, 
Юсуф каби гўзал боққан кўзлардан, 
Гўзалдан гўзалсан, ундан гўзалсан.

Турк тилидан ўзбек тилига
Гулзира Шарипова таржимаси

 

12: AMELİN GÜZELSE SENDE GÜZELSİN

Elbise giymekle güzel olunmaz
Amelin güzelse sende güzelsin
Tatlı dile güler yüze doyulmaz
Gönüller alacak dilde güzelsin

Yaradan Mevlanın sevdiği gibi
Muhammed Ali’nin övdüğü gibi
Bir cümle alemin bildiği gibi
Güzel ahlakınla dinde güzelsin

Ta Adem’den beri eylenir atıf
Huyu suyu güzellere bu taltif
Güzellik insana Tanrı’dan lütuf
Bir gün değil güzel günde güzelsin

Köle olup mısır eline giden
Oğlum oğlum deyi gözyaşı döken
Yakup peygamberin burnunda tüten
Sen güzelsif gibi elde güzelsin

Zarar ziyan gelmez güler yüzlerden
İnsanı kamilden tatlı sözlerden
Yusuf gibi güzel gören gözlerden
Daha daha nice önde güzelsin

Yusuf Aslan.

 

 

13: ГЎЗАЛ СЎЗ СЎЗЛАГАН НОТИҚСАН ГУЛИМ

Сенга жон бермоқнинг ҳеч поёни йўқ, 
Фақат сен жонимга соҳибсан гулим. 
Қанча сўзласанг ҳам ҳеч зиёни йўқ, 
Гўзал сўз сўзлаган нотиқсан гулим.

Девона кўнглимда ғариб ҳавас бор, 
Ора-сира бизга назар-нафас бор. 
Юрагимда ёнган ўтли қафас бор, 
Сен дардимга даво табибсан гулим.

Биласан васлингни қанча пойладим, 
Баъзан кўп дард чекиб, қалтис ўйладим. 
Ҳар дардимни сенга бир-бир сўйладим, 
Aрзу-ҳолим ёзган котибсан гулим.

Малаклар ичида танланган малак, 
Ерга юлдуз қилиб сочибди фалак. 
Кўнглимнинг тожисан, йўқ сендан бўлак, 
Яратган бахш этган ҳабибсан гулим.

Сен олиб юрганим ҳар нафасимсан, 
Ҳам нафасим, гулим, ҳам ҳавасимсан. 
Ёз, баҳор, қиш, кузим – барча фаслимсан, 
Юсуфинг таниган шоҳидсан гулим...

Турк тилидан ўзбек тилига 
Гулзира Шарипова таржимаси

 

 

13: GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN HATİPSİN GÜLÜM

Sana can vermenin bir yararı yok
Zaten sen canıma sahipsin gülüm
Ne söylersen söyle hiç zararı yok
Güzel söz söyleyen hatipsin gülüm

Divane gönlümde garip heves var
Ara sıra bize nazar nefes var
Yüreğimde yanan koca ateş var
Sen derdime çare tabipsin gülüm

Bilirsinki hep susmayı yeğledim
Bazen çok dertlenip ağıt eyledim
Her derdimi sana bir bir söyledim
Arzuhalim yazan katipsin gülüm

Melekler içinden melek seçildin
Yer yüzüne yıldız gibi saçıldın
Gönlümün başköşesine geçildin
Hakkın bahşettiği habipsin gülüm

Sen alıp verdiğim her nefesimsin
Hem nefesim gülüm hem hevesimsin
Yaz baharım kışım dört mevsimimsin
Yusuf’u tanıyan şahitsin gülüm

Yusuf Aslan.

 

 

14: YOLUMUZ VARDIR

Güzel dostlar biz mevlanın kuluyuz
Bütün Resüllerde elimiz vardır
İmam Cafer buyruğuna bağlıyız
Mevlaya gidecek yolumuz vardır

Birlikte ötüşür gökteki kuşlar
Anda o'na şahit oldu beş taşlar
Mevlanın işidir bütün bu işler
Hacı bektaş gibi pirimiz vardır

Olan şerrin çoğuda bir azıda
Biat etmezdi öyle bir yezide
Şehit oldu Kerbalanın yazıda
Şah Hüseyin gibi canımız vardır

Nurlar yağar sabah ile geceye
Hak kelamı çıkar ulu yüceye
Hiç baktınmı Kur'an-daki heceye
Ali gibi bizim şahımız vardır

Esmaülhüsnada hemi Kur'an-da
Resülün neslinde 12. İmamda
Kul Yusuf der bizim Allah katında
Kitabı mubinde yerimiz vardır.

Yusuf Aslan

 

15: PİŞİRİLMEM GEREKİR

Bu yolda ne kadar pişirilsemde
Benim daha pişirilmem gerekir
Hamlıktan kemale devşirilsemde
Benim daha pişirilmem gerekir

Öğütler yazılı ceylan postunda
İlim irfan arar insan dostunda
Kırk fırınlık odun yansa üstümde
Benim daha pişirilmem gerekir

Alimler Çarşıya çıkar gezerler
Gördüğünü kelam kelam yazarlar
Kimi akıl alır kimi pazarlar
Benim daha pişirilmem gerekir

Kul Yusufun bağrı bir hayli yanmış
İlim deryasından ne kadar almış
Gördüm ki bir yanım hayli çiğ kalmış
Benim daha pişirilmem gerekir.

Yusuf Aslan.

 

16: SELLER COŞAR MI

Sevgili dostlarım hanımlar beyler
Aklı olanların aklı şaşarmı
Gök yüzünden yağmur yağmasa eger
Kuru derelerden seller coşarmı

Kurum kurum kuruyup da erirken
Kan kusup da can çekişip ölürken
O “yar için, o canını verirken
İnsan sevdiğinden uzak kaçarmı

Haber olsun Muhammede Ali’ye
Kara höyükteki Hünkar Veli’ye
O’nun nuru düştü garip gönlüme
Bu can bu sevdadan kalkıp geçermi

Gün gelecek olur mevlanın ahdi
Sallanacak bütün evrenin tahtı
Bir gün gelecektir Muhammed Mehdi
Bizim Yusuf umutsuzca yaşarmı.

Yusuf Aslan.

 

 

17: YENİ YIL

Ey sevgili canım güzel İnsanlar
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl
Dilerim geride kalır savaşlar
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl

Senlik benlik olmaz hepimiz biriz
Peki, silahlarla neden ölürüz 
Barış olsun diye çaba ederiz
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl

Devlet yönetenler olur mu kinci
İnsanlığa haram eder sevinci
İnşallah geride kalır bu sancı
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl

Şu dökülen göz yaşları bi dinsin
Ağlayan olmasın el alem gülsün
Fakir fukaranın hali görülsün
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl

Hele bi soralım noel babadan
Hiç haberi var mı o Afrikadan
Kul Yusuf'da diler ulu mevladan
Hayırlı uğurlu gelsin yeni yıl.

Yusuf Aslan.

 

18: YILLAR
*
Bir kuru ağacın gölgesi gibi
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar
Güllük gülistanlık sanmayın günü
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar
*
Sanmayın ki fakir fukara doydu
Fakir fukaraya olacak buydu
Ne ben duydum nede elalem duydu
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar
*
Merak etme dostum senide bulur
Bakarsın ki seni senden ayırır
Günde bir tel saçın düşer ağarır
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar
*
Baktım ki çevreme pek çoğu ölmüş
Kimi garip gurbet elde gömülmüş
Biçare ömrümde tükenmiş gitmiş
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar
*
Öyle bir dert yüküm var ki dağlarca
Dostlarım çok zaman gördü ağlarca
Kul Yusuf'ta neler çekti yıllarca
Gelip geçti sessiz sedasız yıllar.
*
Yusuf Aslan.

 

19: FUKARANIN HALİ N'OLACAK.?
*
Ben size kaç kere söylemedim mi
Fakir fukaranın hali n'olacak
Kulak ardı edip dinlemedin mi
Fakir fukaranın hali n'olacak
*
Kiminin yüreği yanmış ağlıyor
Ağlaya ağlaya kara bağlıyor
Kimi çöpten ekmek erzak topluyor
Fakir fukaranın hali n'olacak
*
Hakkın yaratığı masum kullara
Gördüm ki düşmüşler nice hallara
Hiçmi bir acıyan yoktur bunlara
Fakir fukaranın hali n'olacak
*
Fukaranın boynu eğik başı yan 
Mahkemede gördüm kadın boşuyan
Bir ekmeğe aşa muhtaç yaşıyan
Fakir fukaranın hali n'olacak
*
Kul Yusuf der çıkamadık düzlere
Bu yüzdenmi selam yoktur bizlere
Gelip gider söyler oldum sizlere
Fakir fukaranın hali n'olacak.
*
Yusuf Aslan

 

 

20: ÇOK KANLAR AKTI
*
Bin dokuz yüz yetmiş sekiz yılında
Maraş ellerinde çok kanlar aktı
Cuma günü bir aralık ayında
Maraş ellerinde çok kanlar aktı
*
Bu nasıl insanlık bu nasıl vicdan
Hiç öğüt almamış namustan ırzdan
Ne isterler masum gelinden kızdan
Maraş ellerinde çok kanlar aktı
*
Bumudur komşuluk bu mu adamlık
Sanmayın ki ölüm bize yaranlık
Olmaz olsun sizden böyle insanlık
Maraş ellerinde çok kanlar aktı
*
Ey benim sevgili yigit devletim
Busem busem kanı aktı milletin
Hemde kundaktaki yavru bebeğin
Maraş ellerinde çok kanlar aktı
*
Kul Yusuf der gözü kaşı alayı
Vurup vurup öldürdüler sunayı
Ne ana koydular nede babayı
Maraş ellerinde çok kanlar aktı.
*
Yusuf Aslan.

 

21: HADİ GEL UNUT

Kerbelada şahım İmam Hüseyni
Unutabilirsen hadi gel unut
Mazlum Hüseynin nur cemalini
Unutabilirsen hadi gel unut

Atamın yolundan giderim derdi
Ta galübeladan bu sırra erdi
Yetmiş iki şühedayla can verdi
Unutabilirsen hadi gel unut

Şehitlik şerbeti içen ardarda
Hürde yaralandı tam o sırada
Aliekber’de şehit oldu orada
Unutabilirsen hadi gel unut

Bu hançerin burdan kesmez demişti
Çünkü gıdığımdan dedem öpmüştü
Nihayeti hakka canı vermişti
Unutabilirsen hadi gel unut

Kan ağladı bütün canlı cansızlar
Hakta bilir kulda bilir haksızlar
Kul Yusuf der neler etti nursuzlar
Unutabilirsen hadi gel unut.

Yusuf Aslan

 

22: VURDUHA VURDU
*
Yine bir vefasız çekti kılıcı
Tekbir getirerek vurduha vurdu
İçinde birikmiş zalim hıncını
Kılıcı çaldıkça aldıha aldı
*
Vicdan merhameti kenara koyup
Nefret pınarından yüzünü yuyup
Allahın işine karışır olup
Ömürden ömürü çaldıha çaldı
*
Giden günler gelip geçer ömürden
Can olsa dayanmaz taştan demirden
Nice kara vicdanlılar elinden
Gül yüzlü benizler solduha soldu
*
Kim usanmaz zalimlerin zulmundan
Ne isterler mazlumların canından
Cehenneme bile gerek kalmadan
Hayatta yaşarken yandıha yandı
*
Kimi can derdine düşüp gidiyor
Kimi buhar olup uçup gidiyor
Kimi deli olup şaşıp gidiyor
Kul Yusuf bu halden yıldıha yıldı.
*:

Yusuf Aslan.

 

 

23: DİDİK DİDİK EDERLER
*
Birkaç zalim bir araya gelmişler
Dinimizi didik didik ederler
Her milleti bölük bölük bölmüşler
Dinimizi didik didik ederler
*
Kimi niyet etmiş onca paraya
İster lira ister euro dolara
Şeytan sakallılar girmiş araya
Dinimizi didik didik ederler
*
Gördüm ki ederler her biri buğuz
O buğuz edenler olur mu yağız
İnsanlıktan öte bir sürü öküz
Dinimizi didik didik ederler
*
Hak katında yoktur bir kerameti
Sana bana hiç olur mu hikmeti
Ne hakkı bilirler ne EhliBeyti
Dinimizi didik didik ederler
*
O zamanda vardı bu hariciler
İnsan müsvettesi zalim şakiler
Kul Yusuf der günümüzde kafirler
Dinimizi didik didik ederler.
*
Yusuf Aslan.

 

 

24: ÖĞRETMENLER GÜNÜ.
*
Bir yılda bir aklımıza düşüyor
Öğretmenler gününüzü kutlarız
Şu minik yavrular bile coşuyor
Öğretmenler gününüzü kutlarız
*
Ulu önder hepimize rehberdi
Kara tahtalarda harfi belletti
Bize okumayı Atam öğretti
Öğretmenler gününüzü kutlarız
*
Şu dünyayı ilim irfan bi sarsa
Kör cahiller ilim irfana uysa
Dünya da ne kadar öğretmen varsa
Öğretmenler gününüzü kutlarız
*
Zarar gelmez ilim irfan mektepten
Zarar gören varmı kağıt kalemden
Eli öpülesi canım öğretmen
Öğretmenler gününüzü kutlarız
*
Her biri bir cevahirdir gözümde
Vallah billah saklıyorum özümde
Kul Yusuf da Atatürk'ün izinde
Öğretmenler gününüzü kutlarız
*
Yusuf Aslan.

 

25: BÖYLE OLDUKTAN SONRA
*
Neye yarar senin sarayın köşkün
Benim halim böyle olduktan sonra
Gülmek yakışır mı sana ey dostum
Benim halim böyle olduktan sonra
*
Gardaşım değilde sanki bir elsin
Şu yaptığın işi el alem görsün
Dilerim yediğin zer zıkkım olsun
Benim halim böyle olduktan sonra
*
Bilmezmisin ben bu elde hancıyım
Bilmezmisin ben hep senden inciyim
Hakkın huzurunda ben davacıyım
Benim halim böyle olduktan sonra
*
Ne bir evliyasın nede velisin
Sende benim gibi beşer birisin
Beddua etmiyim, yaradan görsün
Benim halim böyle olduktan sonra
*
Ey gardaş bu gardaşını görmedin
Çok söz verdin amma niye durmadın
Kul Yusuf der bir gün beni sormadın
Benim halim böyle olduktan sonra.
*
Yusuf Aslan.

 

26: ATATÜRKÜ BUGÜN YOLCU EYLEDİK
*
Bin dokuz yüz otuz sekiz yılında
Atatürk'ü bu gün yolcu eyledik
İstanbul'da bi on kasım ayında
Atatürk'ü bu gün yolcu eyledik
*
Bütün dünya o'na kıbta ederdi
Kimi bu dünyanın lideri derdi
Başöğretmen sıfatlı bir liderdi
Atatürk'ü bu gün yolcu eyledik
*
Atatürk ismiyle deyim denilen
Çiçeğin ismine ismi verilen
Düşman tarafından bile sevilen
Atatürk'ü bu gün yolcu eyledik
*
Kimi zor günlerin tek babası der
O'nu örnek almak insana yeter
Garip Kul Yusufum her gün yadeder
Atatürk'ü bu gün yolcu eyledik.
*
Yusuf Aslan

 

27: MADENCİ GARDAŞ
*
Kim demişki senin kaderin böyle
Kara yağız yigit madenci gardaş
Kurban olam gardaş aman ha ölme
Kara yağız yigit madenci gardaş
*
Yer altında kömür kazıha kazı
Ananın babanın içinde sızı
Olmaz olsun böyle yazılan yazı
Kara yağız yigit madenci gardaş
*
Kimi kurnaz olur hakkını çalır
Çektiğin yanına kar olur kalır
Zalim yokluk daha nice can alır
Kara yağız yigit madenci gardaş
*
Ekmek yemek zehir oldu yenmiyor
Boyunlar büküldü yüzler gülmüyor
Can yoldaşın boynu bükük bekliyor
Kara yağız yigit madenci gardaş
*
Der Yusuf bir ateş düştü yanıyor
Çoluk çocuk alem kara bağlıyor
Bütün millet sizin için ağlıyor
Kara yağız yigit madenci gardaş.

Yusuf Aslan.

 

 

28: BÖYLE ORUÇ TUTARIZ
*
Ulu Bektaş'i-nin erleriyiz biz
Özümüzle böyle oruç tutarız 
Her mekruhtan arınmıştır nefsimiz
Nefsimizle böyle oruç tutarız 
*
Ne çalacak davulumuz var bizim
Ne kalkacak sahurumuz var bizim
Nefsimize yeter bir habbe üzüm
Midemizle böyle oruç tutarız 
*
Bir menfaat için yalan demeden
Yalan yere konu komşu yermeden
Hiç kimseye bir iftira etmeden
Dilimizle böyle oruç tutarız 
*
Haram lokma geçmez boğazımızdan
Sanmayın şu ekmek çaldığımızdan
Hiç pay çıkarmadık gördüğümüzden
Elimizle böyle oruç tutarız 
*
Kul Yusuf der hep böyledir özümüz
Kimsenin malında olmaz gözümüz
Allah için yerde olur yüzümüz
Belimizle böyle oruç tutarız. 
*
Yusuf Aslan.

 

29: SAVAŞA HAYIR
*
Çok şehitler vermiş güzel yurduma 
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
Hem yurduma gelsin hemde dünyama
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Orta doğu nasıl düştü bu hale
Sinsice davranıp ettiler hile
Yeter bu milletin çektiği çile
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Bir ışid terörü her yanı sardı
Nice başlar kesip göğüsler yardı
Suriye halkının ne suçu vardı
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Saddamı bahane edip girdiler
Halkına bin türlü eza ettiler
Böylemi emreder var olan dinler
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Der Yusuf doğuyu bu halde buldum
Dönüp şakilere lanet okudum
Filistin halkını sanma unuttum
Barış gelsin dostlar savaşa hayır.
*
Yusuf Aslan.

 

30: SEVDİĞİM
*
Yağmur olup gök yüzünden yağalım
Haznesinde buluşalım sevdiğim
Bulut olup şu dağlara ağalım
Zirvesinde buluşalım sevdiğim
*
Fidan olup dağa taşa dikilek
Sevgi olup gönüllere dökülek
Tohum olup yer yüzüne ekilek
Bezmesinde buluşalım sevdiğim
*
Bir güvercin olup uç gel yanıma
İster başıma kon ister dalıma
Alıp sarayım seni şu bağrıma
Gönlümüzde buluşalım sevdiğim
*
Gönülden gönüle sevgi doldukça
Çiğ yanımız pişip kemal oldukça
Kul Yusuf der koca dünya durdukça
Sevgimizde buluşalım sevdiğim.
*
Yusuf Aslan.

 

 

31: BARIŞ ELÇİMİZ
*
Yine bir yuva yıkıldı
Hayırlar ola sonumuz
Bir itten kurşun atıldı
Kana bulandı canımız
*
Hrant dinke benzeri var
Her ikisi de bir yatar
Gene ağlıyor analar
Kara yastadır gönlümüz
*
Böylemi emreder dinim
Yakışır mı böyle ölüm
Nasıl irşad olsun gönlüm
Toprağa düştü birimiz
*
İnsana değer verirken
Bütün canlıyı severken
İnadına barış derken
Kırıldı bütün şevkimiz
*
Kul Yusuf der aklım şaştı
Gayrı bu iş baştan aştı
Bir can daha yere düştü
Barış diyerek elçimiz.
*
Yusuf Aslan

 

32: DEMEYİN Kİ ÇİRKİN OLUR

Dünyayı gezip dolaştım, uyarı yok bizim ele
Sizin elin güzelleri, demeyin ki çirkin olur
Kaşları zülfikar gibi, Yüzü benzer aya güne
Kozderenin güzelleri demeyin ki çirkin olur

 

Giydikleri kutlu kumaş, yakışır suna boyuna
Ellerinden iş kurtulmaz, gıpta ederler huyuna
Dilerim ulu mevladan, nasip eylesin kuluna
karaköçek güzelleri demeyin ki çirkin olur

 

Üğürcüğün her tarafı dere tepedir yerleri
Vallah billah yigit olur, hem kızı gelini eri
Aşa ekmeğe yakışır, maharetli pençeleri
Çanakpınar güzelleri demeyin ki çirkin olur

 

Mıheyilin gardaş, bütün etrafı dağlıktır
Mezirmeyi gördüm ki dost, etrafı bahçe bağlıktır
Yüzlerinden kan damlıyor, bildikleri insanlıktır
O İğdirin güzelleri demeyin ki çirkin olur

 

Demese bile dilleri, sevdası yatar gönülde
Ayırmasın yari yardan, yaşadığı tüm ömründe
Bizim Ali Yağmur derki vallahi gardaş illede 
Salıcığın güzelleri demeyin ki çirkin olur.

Yusuf Aslan.

 

 

33: GİRMELERİ İÇİN KAPI EYLEDİM
*
Divane gönlümü dostlara açık 
Girmeleri için kapı eyledim
Dostlar hatırlayıp haneme azcık
Mihman olsun deyi yapı eyledim
*
Kimi uzak gider göz göre, göre
O katı yüreği bulanmış kire
Hiç gerek yok gönül haneme gire
Riyaları tutup satı eyledim
*
Kimi var manayı hayli geç anlar
Sevdasız sevdayı niye güç anlar
Bilen bilir bilmeyende hiç anlar
Şu gönlümü hakka tabi eyledim
*
Hiç rızasız lokma alıp yenir mi
Bir sabırsız sabır etse ölür mü 
Sakalık her cana nasip olur mu
Bu canı aşk için saki eyledim
*
Nübüvvetin aşkı sine dolarak
Velayetin nuru aydınlatarak 
EhliBeyt'e bağlı bir can olarak
Bizim Kul Yusuf'u taki eyledim
*
Yusuf Aslan

 

 

34: ALLAH HAKKINDAN GELE

Muharrem ayında kanlı eylemi
Yapanların Allah hakkından gele
İnsanlara kıyın diye fermanı
Verenlerin Allah hakkından gele

Suçu yokken belediler suçlara
Zorladılar elden ele göçlere
Barış için halay çeken gençlere
Kıyanların Allah hakkından gele

Ateş düştü Türkiye’nin bağrına
Buna dayanır mı koca Ankara
Terör örgütünü güzel yurduma
Yayanların Allah hakkından gele

Bir kara yas aldı güzel yurdumu
Bu iş bütün insanlığın sorunu
Allah’ın verdiği kulun ömrünü
Çalanların Allah hakkından gele

Kul Yusuf der yarım kaldı halayı
Yere serildiler bütün alayı
Ülkemin başına türlü belayı
Saranların Allah hakkından gele

Yusuf Aslan.

 


35: BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN
*
Sevgili dostlarım güzel insanlar
Kurban bayramınız mübarek olsun
İnsanlığa az çok hizmet sunanlar
Kurban bayramınız mübarek olsun
*
Ancak halden bilen halimi anlar
Umarım tükenmez serde umutlar
Fakir fukarayı gözeten canlar
Kurban bayramınız mübarek olsun
*
Gönül gözü ile alem görenler
Erenler değilde nedir yarenler
Mazlumlara Kadir kıymet verenler
Kurban bayramınız mübarek olsun
*
Helal kazancıyla lokma sunanlar
Bin gada'ya karşı gelir dualar
Seni beni onu ayırmayanlar
Kurban bayramınız mübarek olsun
*
Kul Yusuf der gene düştük yollara
Anaya babaya tüm çocuklara
Bayramı hak eden bütün halklara
Kurban bayramınız mübarek olsun.
*
Yusuf Aslan.

 

36: ON PARAYA ALIP SATILIR OLDU
*
Gayrı bazı şeref "devri zamanda
On paraya alıp satılır oldu
Çok yigitler gördük çerçi pazarda
On paraya alıp satılır oldu
*
Biraraya gelip ederler hilaf
Bir gün ayırt eder onları araf
Mezata dökülmüş olanca şeref
On paraya alıp satılır oldu
*
Zulmedenin sanma yanına kalır
Herkes ettiğini mutlaka bulur
Deger verdiğimiz şerefle onur
On paraya alıp satılır oldu
*
Kendin bilmezlere ne diyem daha
Böylemi emreder Kur'an-da taha
Şu insan oğluna biçilen paha
On paraya alıp satılır oldu
*
Bak dünyanın nüfuzuna erkine
Hasret kaldık yiğidine merdine
Kul Yusuf der yakışırmı örfüne
On paraya alıp satılır oldu
*
Yusuf Aslan

 

37: ONU AFFETMEM

Düştüğümüz hale gülen insanlık
Eğer tanrı varsa, onu affetmem
Naziler kampında olmaz yaranlık
Eğer tanrı varsa, onu affetmem

İnanmazdım görse idim rüyada
Merhamet yok askerinde subayda
Ne suç işledik ki biz bu dünyada
Eğer tanrı varsa, onu affetmem

Gör ki zalim felek bize neyledi
İnsanları soyup çıplak eyledi
Allah onlarımı daha çok sevdi
Eğer tanrı varsa, onu affetmem

Doldurdular hepimizi bir dama
Kısmetimiz bolmuş zehirden yana
Haşa isyan etmedik biz Allaha
Eğer tanrı varsa, onu affetmem

Kul Yusuf der her sözümüz yeminle
Bizde zehirlendik kara kömürle
Siz orda biz burda öldük zehirle
Eğer tanrı varsa, onu affetmem.

Yusuf Aslan.

 

 

38: GÖNÜL SIRDAŞIM

Gardaş gardaş deyip yerlere vuran
Olmaz olsun öyle zalım gardaşım
Hançer değil, benim yürekte yaram
Sandımki o zalım gönül sırdaşım

 

İbadet yolunda giden bir idik
Yiğit idik civan idik er idik
Bir ekmeği bölüşerek yer idik
İşte böyle dostlar benim paydaşım

 

Oruç oruç çıkar idik yollara
Kapı kapı dilenirdik kullara
İkimizde çok uğradık ellere
Birlikte çıktığım yola yoldaşım

 

İnsanoğlu ne ağladı ne güldü
Kimi benim gibi yolundan kaldı
Vurduğu taşları sinemi deldi
Gördümki bir yana düştü bubaşım

Yaradanım görsün benim davamı
Helal etmem varsa olan hakkımı
Görmezmisin gardaş garip halımı
Gardaşın Yusufa değdi kördaşın.

Yusuf Aslan.

 

39: BENDE SEVERİM GÜLÜM

Gül yüzlü yar sana bir çift sözüm var
Unutma ki bende severim gülüm
Duvarda asılı kırık sazım var
Mızrabı vurdukça överim gülüm

Kim görmüş işitmiş böyle sevdayı
Tutup yere çektik arşı semayı
Senin olmadığın koca dünyayı
Bana verseler ki neylerim gülüm

Sevdiğim kaşını yıkmasın deyi
Gönlüne gümanı katmasın deyi
Güneşin sıcağı yakmasın deyi
Gider bulutlara söylerim gülüm

Kimler tartabilir göğ ile yeri
Aşk ateşi yakar bendeki seri
Bu garip sevdaya düşenden beri
Bülbül gibi feryat ederim gülüm

Kul Yusuf sırtımda abalı çulum
Belki bilinmeyen kıymetli pulum
Hakkın yarattığı bir garip kulum
Sensiz geçmez olur günlerim gülüm

Yusuf Aslan.

 

 

40: YAZIKLAR OLSUN
*
Doğup büyüdüğü güzel köyünü
Hor gören insana yazıklar olsun
Yüce bir milletin hemde tümünü
Hor gören insana yazıklar olsun
*
Kimi hizmet edip dua alıyor
Kimi tarlasında toprak karıyor
Kimi ölmüş mezarlıkta yatıyor
Hor gören insana yazıklar olsun
*
Kimi Hasan kimi Hüseyin, Salih
Neylesin garibim gülmese talih
Gördüm ki her biri sanki bir tarih
Hor gören insana yazıklar olsun
*
Bir zaman eğleştim güzelim köyde
Nice hatıralar nakşetti bende
Doğduğum köyümü, köylümü hemde
Hor gören insana yazıklar olsun
*
Üç tepenin ortasında bir köydür
Kimi çiftçi ise kimide beydir
Kul Yusuf o köyde doğan bireydir
Hor gören insana yazıklar olsun
*
Yusuf Aslan

 

41: ÖZÜNÜZ ÖZ DEĞİL SİZİN
*
Bu nasıl insanlık nedir bu öfke
Demek ki dozunuz doz değil sizin
Kötülük olmasın insan özünde
Demek ki özünüz öz değil sizin
*
Sanmayın ki hile katılmaz bala
Pekmezinin tadı var diye sanma
Sazdan başka bişey çalmayın amma
Demek ki sazınız saz değil sizin
*
Düz sanmayın(dostlar)yokuşu bayrı
Hep birlikte olun kalmayın ayrı 
Sizin yolda giden gitmiyor gayrı
Demek ki iziniz iz değil sizin
*
Bir yandan incitip bir yandan över
Bir yandan sevipte bir yandan döver
Bir yandan dost olup bir yandan söver
Demek ki hazzınız haz değil sizin
*
Bundan kim kazançlı çıktı kar etti
Büyükler her zaman adam ol derdi
Kul Yusuf düşünüp bir karar verdi
Demek ki sözünüz söz değil sizin.
*
Yusuf Aslan.

 

42: KALEM, KALEM AÇIKLA
*
İçimizin rahat etmesi için
Varlığını kalem, kalem açıkla
Sanmayın ki daha olmaz bir seçim
Varlığını kalem, kalem açıkla
*
Helal kazancını haram etmeden
Hınzır sofrasında haram yemeden
Birileri kalkıp bir şey demeden
Varlığını kalem, kalem açıkla
*
Kimi sarhoş gezer aklı fikri mey
Öyle soytarıya hiç denir mi bey
Bu milletin sizden istediği şey
Varlığını kalem, kalem açıkla
*
Benim sizden ricam obur olmayın
Gözümüzü sofranızda koymayın
Sakın bu milleti salak sanmayın
Varlığını kalem, kalem açıkla
*
Der Yusuf sorarım size, yılmadan
Uyku tutmaz oldu sizi anmadan
Kimsenin aklında kuşku kalmadan
Varlığını kalem, kalem açıkla
*
Yusuf Aslan

 

43: SEVGİLİNİN BİR ÇİFT SÖZÜ DEĞİL Mİ

Hele dostlar aşıklara ders veren
Sevgilinin bir çift sözü değil mi
Şu koca dünyayı tozpembe gören
Aşıkların yaşlı gözü değil mi

Gönül düştüğüne olmaz mı aşık
Haram olur ondan gayrica eşik
Geceyi gündüze çeviren ışık
Aya Nur’a benzer yüzü değil mi

Bu sevda sineye düştükçe azar
Sevdaya düşenler divane gezer
Ne Züleyha nede Belkıs’e benzer 
O güzel kız Peri kızı değil mi

Kelebekler gibi gökte uçuşan
Dertli dertli gül dalında ötüşen
Yüreklerde mühür gibi oluşan
Sevgilinin parmak izi değil mi

Kiminin sevdası can değerinde
İyilik güzellik var yüreğinde
Bizim Kul Yusuf’un şu defterinde
Alnına yazılan yazı değil mi

Yusuf Aslan.

 

44: BAYRAM EYLEMEK
*
Fakir fukaranın yoksulun hakkı
Bir yılda bir kere bayram eylemek
Sevinci neşesi o güne saklı
Bir yılda bir kere bayram eylemek
*
Kimi kurnaz çıkar bal döker dilden
Karnı tok, sırtı pak ne anlar halden
Çoluk çocuk çok bekledi hep birden
Bir yılda bir kere bayram eylemek
*
Alıp götürürler hep salkım, salkım
Karnı aç olana neylesin talkın
Bir insan olarak elbette hakkın
Bir yılda bir kere bayram eylemek
*
Kimi var ki boynu bükük bakışır
Kimi var ki gece gündüz çalışır
Gavur müslüm her kuluna yakışır
Bir yılda bir kere bayram eylemek
*
Der Yusuf neylesin gariban kullar
Yoksulun halinden yoksullar anlar
Vallahi billahi çok değil canlar
Bir yılda bir kere bayram eylemek.
*
Yusuf Aslan.

 

45: MERHABA
*
Hasan ile Hüseyinin babası
Ali'nin aşkına canlar merhaba
İshak ile İsmailin atası
Halilin aşkına canlar merhaba
*
Biter mi çektiğim bunca efkarım
Yinede güçlüdür dinim imanım
O Karahöyükte yatan Hünkarın
Velinin aşkına canlar merhaba
*
Çene yorar cahillerin serveti
Adem-i kamilde gördüm hürmeti
Aşıkların maşukların sohbeti
Deminin aşkına canlar merhaba 
*
Ali İsmi zikir olur Kur'an-la
Cebrailde mürşit bildi zamanla
Zehirlenip şehit olan Hasanla
Hüseynin aşkına canlar merhaba
*
Der Yusuf bu işler hakkın işleri
Hüseyin aşkına dökem yaşları
Muhammed Alinin cennet gençleri
Gülünün aşkına canlar merhaba.
*
Yusuf Aslan.

 

46: VEKİLİM
*
Yıllar yılı bekledik hep bu günü
Hangi acıları sayam vekilim
Gayrı bir araya gelin gül gibi
Mahşere kalmasın davam vekilim
*
Koyun gibi sıra, sıra dizildik
Kömür ile makarnaya yazıldık
İşçi olduk tomalarla ezildik
Ben hangi derdime yanam vekilim
*
Seçilerek birer, birer avlandık
Her yiğide ayrı, ayrı ağladık
Mervanın dilinde hayli kınandık
Vallahi kalmadı çarem vekilim
*
Hepinizi birden sever sayarım
Amma korkun bozulursa ayarım
Ölümüzü dirimizi devralın
Bundan öte varmı zaman vekilim
*
Kul Yusuf der defterleri göresin
zalimlerin defterini düresin
Seni bana vekil ettim bilesin
Dert bir değil elvan, elvan vekilim
*
Yusuf Aslan.

 

47: NAMUS SÖZÜMDÜR
*
Yigit derki bu millete sözüm var
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
Toprağımı seven birde özüm var
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
*
İşçi perperişan yüzü gülmüyor
Evde çocukların karnı doymuyor
Derki bu yoksulluk gitti gidiyor
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
*
Kuruşumu ona buna çaldırmam
Yandaş deyi hiç kimseyi kayırmam
Derki onu bunu seni kandırmam
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
*
Emeklinin garip hali ortada
Çiftçinin mahsulü kaldı tarlada
Şahit olsun Allah ile Kur’an-da
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
*
Kul Yusuf der halimizi unutma
Yüreğime sevgi doldu umutla
Derki bir sözüm var yigit halkıma
Her verdiğim sözüm namus sözümdür
*
Yusuf Aslan

 

48: BİRDE SAÇLARINI DÖKMÜŞ YÜZÜNE

Sanki güzelliği az gelmiş gibi
Birde saçlarını dökmüş yüzüne
Yücelerden yere nur inmiş gibi
Ayın günün şavkı vurmuş yüzüne

İki dirhem bir çekirdek dolaşır
Tatlı dilden güzel kelam söyleşir
Yüzüne bakmaya gözüm kamaşır
Böyle bir güzellik gelmiş yüzüne

Kahinatı yaratırken yaratan
Avucuyla serpmiş kendi nurundan
Güzellerde gelip geçmiş oradan
İşte böyle nurlar akmış yüzüne

Çok güzelin güzelliği tez geçti
Nice kadın nice ergen kız geçti
Sanmayınki o güzelden yüz geçti
Mevlam güzelliği katmış yüzüne

Göğün süsü ayı günü soldurup
Yerin göğün zamanını durdurup
Kul Yusufum boynu bükük oturup
Baktıkça güzelin bakmış yüzüne

Yusuf Aslan.

 

49: YAZ KARDEŞİM
*
Bir kalem kağıt al her dediğimi
Yaz kardeşim birer birer sende yaz
Kuru soğan yavan aş yediğimi
Yaz kardeşim birer birer sende yaz
*
Sobasız odada geçmiyor kışım
Evde ekmek yoktur bakmıyor eşim
Çok çileler çekti bu garip başım
Yaz kardeşim birer birer sende yaz
*
Tükendi takatım hep geze geze
Herkes aynı dertte kim acır bize
Ben hangi derdimi açayım size
Yaz kardeşim birer birer sende yaz
*
Durumum çok zayıf hiç edemem gık
Hiçte üstümüze gürlemedi gök
Çocukların ayağında papuç yok
Yaz kardeşim birer birer sende yaz
*
Aslan olur varsılların kedisi 
Ortalarda kalır fakir ölüsü
Gayrı sende duydun Şair Yusuf’u
Yaz kardeşim birer birer sende yaz.
*
Yusuf Aslan

 

50: NE KADAR GAREZİN KİNİN VAR
*
Ey başımın tacı gözümün nuru
Ne kadar garezin kinin var senin
Hiç demedin canım beri gel beri
Ne kadar garezin kinin var senin
*
Sensiz bir ekmeği bölüp yemedim
Sözüyün üstüne bir söz demedim
Bir gün olsun şu yüzüme gülmedin
Ne kadar garezin kinin var senin
*
Her laf ile kırdın ince belimi
Kopardın şu ağzımdaki dilimi
Ne hatırım koydun nede gönlümü
Ne kadar garezin kinin var senin
*
Olmadık işleri çok yakıştırdın
Sözlerimi kesip hep savuşturdun
Gelip gidip türlü laf sokuşturdun
Ne kadar garezin kinin var senin
*
Emir gibi bildirgeler bildirdin
Kırk kıblede bir namazı kıldırdın
Kul Yusuf'un gül yüzünü soldurdun
Ne kadar garezin kinin var senin.
*
Yusuf Aslan Şair

 

51: ALLAH EYVALLAH
*
Dört kapıya kırk makama pirlere
Gidelim erenler Allah eyvallah
Hak aşkına yüzümüzü yerlere
Serelim erenler Allah eyvallah
*
Ey Allah’ım azametin hürmeti
Ey Muhammed nübüvvetin hürmeti
İmam Ali velayetin hürmeti
Diyelim erenler Allah eyvallah
*
Gel sürelim EhliBeytin izini
Hem bulalım özümüzde özünü
Varıp dergahına hak niyazını
Edelim erenler Allah eyvallah
*
Sürek binbir amma birdir yoları
Kenetlensin hakka gönül bağları
Nadi Ali duasıyla ağları
Örelim erenler Allah eyvallah
*
Kul Yusuf der gönlümdeki köşküyle
Yürekten sevelim değil baskıyla
EhliBeyti yaradanın aşkıyla
Sevelim erenler Allah eyvallah.
*
Yusuf Aslan.

 

52: MÜNAFIĞA BAK

Şah Hüseynin yüce kişiliğine
Kendini eş koşan münafığa bak
Hele bakın şunun düşlediğine
Böbürlenip şişen münafığa bak

Nerden bakarsan bak her yanı ayıp
Kendini yüceden yücesi sayıp
Hele de Hüseynin yerine koyup
Hududunu aşan münafığa bak

Kim bilir kendini mevlada iyi
Dünyada çoğunun gitmiş hayhayı
Oturduğu postu gidecek deyi
Telaşından şaşan münafığa bak

Nice sözleriyle boyundan aşıp
Ulu orta yere pat deyi düşüp
Şahım İmam Hüseyin'e şirk koşup
Ağzı ile düşen münafığa bak

Kul Yusuf Şahına boyun eğerek
İki damla yaşı o na dökerek
Kimi de ben Hüseyin'im diyerek
Benliğinden taşan münafığa bak.

Yusuf Aslan.

 

 

53: YOL BİLİR
*
Öyle münafıklar var ki alemde
Ne muhabbet bilir nede yol bilir
Adem suretinde kimi ademde
Ne adalet bilir nede yol bilir
*
Hak ile bir zaman geçer yaranlık
Sanmayınki bu yol böyle bir anlık
Er deyi kendini gören münafık
Ne şeriat bilir nede yol bilir
*
Mürşidinden öğüt alıp uymuyor
Kul olup özünü fakir görmüyor
Tövbe etse tövbesinde durmuyor
Ne tarikat bilir nede yol bilir
*
Yüreğinde öyle bencillik varki
Bu yolun rehberi mürşidi sanki
Arif adam desem neye yarar ki
Ne marifet bilir nede yol bilir
*
Kul Yusuf bu yolda hayli gamlıdır
Münafıklar gizli gizli ballıdır
Bilmem şeytanmıdır bilmem kulmudur
Ne hakikat bilir nede yol bilir
*
Yusuf Aslan.

 

54: KUTLU KUMAŞLARA DOKURUM SENİ

Sen böyle güzelken bana söz düşmez
Ben oku emriyle okurum seni
Göğün süsü aya güne değişmez
Kutlu kumaşlara dokurum seni

Gül kendisi için kokuyor sanma
Diken kendi için batıyor sanma
Ayla güneş boşa doğuyor sanma
İşte onlar gibi bulurum seni

Gönül muhtaç olmuş aşka sevgiye
Mutlak bu mevladan bize hediye
Gül kokusu nerden geliyor diye
Köşe bucak arar koklarım seni

Sen ok olsan canım bende yay olsam
Sen bir küheylan at bende tay olsam
Sen semada yıldız bende ay olsam
Gecede bin kere yoklarım seni

Göğün yücesine yıldızlar saçsan
Yusuf olup aşkın meyini içsen
Yıldız’ın burcunda gül olup açsan
Alır yüreğimde saklarım seni.

Seni seni seni güzelim seni
Allahı seversen unutma beni.

Yusuf Aslan.

 

55: EMMİM KIZI
*
Kalk gidelim emmim kızı buradan
Ne yatarsın böyle dermansızmısın
Zorda bırakmasın seni yaratan
Ne yatarsın böyle dermansızmısın
*
Sağlam idi dinin ile imanın
Değerliydi el gözünde kemalın
Hani senin güzelliğin cemalin
Ne yatarsın böyle dermansızmısın
*
Toplandı başına gardaşın bacın
Genede güzelsin olmasa saçın
Hangi can dayanır giderse göçün
Ne yatarsın böyle dermansızmısın
*
Boz bulanık oldu yer ile gökler 
Sensiz viran oldu bütün gönüller
Oğlun kızın gelmiş başında bekler
Ne yatarsın böyle dermansızmısın
*
Kul Yusuf der emmim kızı habibe
Bir yumupta bin göz yaşını dökme
Allahı seversen çekilip gitme
Ne yatarsın böyle dermansızmısın.
*
Yusuf Aslan.

 

56: KERBELA ÇÖLÜNDE ŞAH HÜSEYİNE

Kerbela çölünde şah Hüseyin’e
Toprak ağlar dağlar ağlar taş ağlar
Muhammed Ali’nin cennet gülüne
İnsan ağlar hayvan ağlar baş ağlar

Yezit Hüseyin’le savaştı gitti
Zeynep gardaşına ağlaştı gitti
Geceler gündüze karıştı gitti
Yorgan ağlar yastık ağlar düş ağlar

Hüseyin’in yüzü kan ile doldu
Zülcenahın beti benizi soldu
Büyüğe küçüğe mahşeri gündü
Bekar ağlar evli ağlar eş ağlar

Şehit olup yere düşen başlardan
Kan boşaldı toprak ile taşlardan
Göğe kanat açıp uçan kuşlardan
Keklik ağlar kumru ağlar kuş ağlar

Der Yusuf karardı mavi semalar
Bir değil beş değil yezit mervanlar
Duyup işitmeyen gözden âmâlar
Sağır ağlar ahraz ağlar şaş ağlar.

Yusuf Aslan.

 

 

57: KİMİ YÖRESİNDEN YERİNDEN OLDU
*
Şu zalim ışid'in ettiklerinden
Kimi yöresinden yerinden oldu
Acımasız zulmü gördüklerinden
Kimi mezhebinden dininden oldu
*
Her giden gücünü orda denedi
Çok zahmetler çekti ırak devleti
Kurşuna dizdiler çoğu milleti
Kimi dünyasından ömründen oldu
*
Çekip tüfengini alemi vurur
Dünya liderleri seyire durur
Musuldan tikrite bağdada yürür
Kimi şehirinden köyünden oldu
*
Dilerim hiç kimse durmaz seyire
Zalim oğlu zalim zarar ömüre
Diri diri giren oldu kabire
Kimi kıblesinden yönünden oldu
*
Leheb gibi cehennemlik olanlar 
Allahekber deyip cana kıyanlar
Kul Yusuf der şer'e kaldı meydanlar
Kimi Nebisinden cennetten oldu.
*
Yusuf Aslan Şair

 

58: MUTLAKA BİR MERDAN OLUR
*
Şahı merdana seslensem, bir kitap ol sen ya Ali
Ali o kitaptan önce, mutlaka bir Kur'an olur
Kur'an-a sessizce desem, beşer olurmusun "yani
Kur'an o beserden önce, mutlaka bir merdan olur
*
Kevinler yok iken dahi, ikisi gökte nur idi
Kahinattan önce bile, o kandilde iz var idi
Ruhlar aleminde onlar, misak verip hep bir idi
Çıkıp o gelmezden önce, mutlaka bir iman olur
*
O Kur'an-ı natık oldu, o münkire karsıt oldu
Münkir'in Amr'ı o'na, sanmayın ki eşit oldu
Hakk kelamını söyleyip, Cebraile mürşit oldu
Söyleyen o ögreten o, mutlaka bir uyan olur
*
O'nun teşrif ettigi gün, nur dogdu yer ile göge
Bin kelime ögretildi, her biride bin kelime
"B"nin altındaki nokta, inzal oldu velayete
O'na o dogmazdan önce, mutlaka bir kıyam olur
*
Kara höyük diyarında, Hacı Bektas-i Veliye
Çok çagırdım çıgırdım ben, yüz yirmi dört bin nebiye
On iki Imamların başı, Şahı merdan-ı Ali'ye
Kul Yusuf der o alemden, mutlaka bir duyan olur.
*
Yusuf Aslan Şair

 

59: OLANLAR OLDU

Bindokuz yüz yetmiş sekiz yılında
Maraş ellerinde olanlar oldu
Bu katliam bütün akıl indinde
Maraş ellerinde talanlar oldu

Dakkada kırk kapı gezip durdular
Ellerinden geldiğince vurdular
Bir çocuğu bile sağ komadılar
Maraş ellerinde vuranlar oldu

Kiminin evine ateş verdiler
Kimisini vurup yere serdiler
Ne gelin dediler ne kız dediler
Maraş ellerinde yananlar oldu

Kimi yolda gitti oynaya güle
Nerden bilir ölüm kendiye gele
Analar babalar ağlar bu hale
Maraş ellerinde kıyanlar oldu

Maraş maraşlıya böyle kıyamaz
İnsan olan vurup katil olamaz
Sanmayın ki Yusuf sizi kınamaz
Maraş ellerinde ölenler oldu.

Yusuf Aslan.

 

60: GÜLÜP OYNADI

Bir divane gördüm yalnız başına
Hem ağladı hem de gülüp oynadı
Hiç bakmadan gözlerinin yaşına
Hem ağladı hem de gülüp oynadı

İki damla yaşı geriye kalan
Bir vefasız böyle eyledi talan
Dönüp gerilere baktığı zaman
Hem ağladı hem de gülüp oynadı

Boyun büküp için için çektikçe
Gözlerinden damla admla döktükçe
Sevdiği yarini hep düşündükçe
Hem ağladı hem de gülüp oynadı

Sanki o’nun yeri yurdu meyhane
Öyle bir can hiç gelmemiş cihane
Sevdiğine aşık olan divane
Hem ağladı hem de gülüp oynadı

Bazen şen oluyor bazen haraba
Bazen ağa olur bazen maraba
İşte bir divane Yusuf kenarda
Hem ağladı hem de gülüp oynadı

Yusuf Aslan.

 

61: MUSTAFA KEMALDEN ÖRNEK SUNULSUN

Yönünü kaybetmiş bir millet varsa
Nutuk kitabını açıp okusun
Bir millet bir çıkış yolu ararsa
Mustafa Kemal’den örnek sunulsun

Sınırları düşman askeri sarsa
İstila eyleyip bir kısım alsa
Her kim kime akıl verecek olsa
Atatürk’ten tavsiyede bulunsun

O bir yöndür o bir ana temeldir
O bir dahi o bir yüce imandır
O bizim Mustafa bizim Kemal’dir
Her insanın yüreğine kazılsın

Samsun’da Sivas’ta güç aldı halktan
Dadaş diyarıda şen oldu bundan
Bu milletin bir dileği var haktan
Bir gün değil her gün ismi anılsın

Kul Yusuf der askerine emretti
Ölmek var dönmek yok diye belirtti
Koç yiğitler her bir yandan seğirtti
Tarihe not düşüp bayram yazılsın

Yusuf Aslan.

 

 

62: HÜSEYNİN POSTUNDA NE İŞLERİ VAR

Hele dostlar hakkı bilmeyenlerin
Hüseynin postunda ne işleri var
Ali'nin soyundan gelmeyenlerin
Hüseynin postunda ne işleri var

Ehl-i Beyt'e yakın olmayanların
O aşkı içinde bulmayanların
Niyaz edip hakkı anmayanların
Hüseynin postunda ne işleri var

Forsu yoktur ağa ile paşada
Bilmem ona hak mı hakkı yaşada
Nice Ömer gördüm ta başköşede
Hüseynin postunda ne işleri var

İman edenlerin velisi Ali
Nuruna gark etmiş bütün alemi
Münkür münafıktan olur mu veli
Hüseynin postunda ne işleri var

Der Yusuf meydan da sorulmadıkça
Ehlizikir canda bilinmedikçe
Günah işlemekten arınmadıkça
Hüseynin postunda ne işleri var

Yusuf Aslan.

 

63: SONU NE OLACAK BU GARİPLERİN

Millet meclisine bir çift sorum var
Sonu ne olacak bu gariplerin
İşte böyle sokaklarda yatarlar
Sonu ne olacak bu gariplerin

Bitmiyor ızdırap bitmiyor dertler
Bir ekmek beş ekmek versenki neyler
Çöplüklerden ekmek toplayıp yerler
Sonu ne olacak bu gariplerin

Hakmıdır bunların kara yazısı
Sokaklarda ölür gider bazısı
Her biri bir anacağzın kuzusu
Sonu ne olacak bu gariplerin

İşte görün açık seçik görünür 
Bir ipliği çeksen üstü dökülür 
Ortalarda sürüm sürüm sürünür 
Sonu ne olacak bu gariplerin

Kul Yusuf der yokluk başa bir bela
Ey ağalar beyler bakın şu hala
Senin sırtın kalın olsa ki nola
Sonu ne olacak bu gariplerin.

Yusuf Aslan.

 

64: NERE GİDEYİM

Aman dostlar yine düştük bir derde
Bu derdin elinden nasıl edeyim
Eskiden yiğitlik var idi serde
Şimdi başım alıp nere gideyim

Gün gelecek bu can geçip gidecek
Nasıl geldi ise öyle göçecek
Biçare gönlüme bir ateş düştü
Gönül sevdiğinden vaz mı geçecek

Yoksulluk boynuma bindi bineli
Virane eyledi gönül hanemi
Bilmem ki feleğe neydip neyledim
Günden güne çektiriyor çilemi

İnsan bir kuş gibi uçup gider mi
Feleğe kahredip göçüp gider mi
Ey Kul Yusuf nedir bu garip halin
Seven sevdiğinden geçip gider mi

Yusuf Aslan.

 

65: CUMHURİYET BAYRAMIMIZ VAR

Gelin canlar hep birlikte kutlayak
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var
Nutuk kitabını açıp okuyak
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var

Büyük küçük özgürlüğe değinir
Özgür yaşamanın tad'ı bilinir
Gördüm ki hep çoluk çocuk sevinir
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var

Süslenelim bayraklarla güllerle
Sarkılar diyelim bütün dillerle
Tarihe yazıldı altın harlerle
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var

Meyil vermen iki yüzlü yozlara
Kulak asman bizi bölen sözlere
Atatürk'ten miras kaldı bizlere
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var

Cephelere koştuk hanımla beyle
Çoğumuz taşındı kırık sedyeyle
KuL Yusuf dünyaya duyurur böyle
Bizim Cumhuriyet Bayramımız var.

Yusuf Aslan.

 

66: HÜSEYNİ HATIRLASIN

Kim bir yudum su içerse
Şah Hüseyni hatırlasın
İki damla yaş düşerse
Dizine vurup ağlasın

Fırat nehri kenarında
Şehit düştü kerbelada
Kardeşinin feryadında
Zeynep karalar bağlasın

Zülcenah kana boyandı
Halleri hakka ayandı
Hüseyni gören ağladı
Zeynel Abidin neylesin

Şimrde Hiç yoktur iman
Ubeydullah etti tamam
Zalim yezit'te bir zaman
Kendi kendini eğlesin

Kana kesti fırat boyu
Çıplak revan oldu toyu
Ya İmam Hüseyin deyi
Kul Yusuf dövünüp yansın.

Yusuf Aslan.

 

67: YEZİDİN MİSALİ ALDIRMIYORLAR

Ne kadar kindar bir nesil yetişmiş
Ölülere bile saldırıyorlar
Vampirliğe alıştıkça alışmış
Kötülüklerine doyamıyorlar

Ayak nere gitse başıda gider
Gittiği yerleri tarumar eder
Zalimler elinden ölmüş ölüler
Toprağa rahatça gömülmüyorlar

Hüseyin'e kıyan aynı zihniyet
Madımağı yakan aynı zihniyet
Dirlik düzen bozan aynı zihniyet
Zalimliklerine değinmiyorlar

Çanakkale bu milletin şahidi
Görmezlermi yerde yatan lahidi
Ne yorarlar böyle mazlum zahidi
Ettikleri azda yetinmiyorlar

Kul Yusuf der lanet olsun o soya
Kerbeladan beri bozuk bir maya
Ne arları kalmış nede bir haya
Yezidin misali aldırmıyorlar.

Yusuf Aslan.

 

68: BAĞIŞLA BİZİ

Biz hangi günahı ettikse ya Rab
Ali Murtaza'ya bağışla bizi
Olur ki ağızdan çıkar ham cevap
Hasan Müşteba'ya bağışla bizi

Dünyanın ahvali işte ortada
Kulak asan yoktur çıkan feryada
Cümlemizin ünü o yaratana
Deşti kerbela'ya bağışla bizi

Muhammed bakırdan Caferi sadık
Musa-i kazım e cismi pak dedik
Ali rıza gibi hep zehirlendik
Zeynel-i Aba'ya bağışla bizi

Kimi seyit olur ortaya çıkar
Kimi döner kadı Yahya'ya bakar
Taki'yi aslan'ın önüne atar
Ali-yel naki'ye bağışla bizi

Kul Yusuf'ta düştü aşk ile nara
Hasan-ul askere gelince sıra
Muhammed Mehdi'den ola bir çare
Gaybet-i Kübra'ya bağışla bizi.

Yusuf Aslan

 

69: KÖLE DİYE ALIP SATILIR OLDU

Hele dostlar hakkın bazı kulları
Köle diye alıp satılır oldu
Arap çöllerinde kaç kadınları
Toprağa gömerek tepilir oldu

Süse çevirdiler derilerini
Önemsemediler dirilerini
Toprağa vermeden ölülerini
Odunlar yığılıp yakılır oldu

Güttüğü bir mal'a boyun bükerek 
Kendi benliğinden uzak giderek
Yeni yeni dinler icat ederek
İneğe öküze tapılır oldu

Para ön plana çıkınca Allah
Unutur oldular Allahı vallah
Misyoner dağıldı dünyaya billah
İşte böyle tohum ekilir oldu

Haykırırım dünya milletlerine
Herkes hakim olsun şirretlerine
Geri kalmış yobaz devletlerine
Kul Yusuf yazarak haykırır oldu

Yusuf Aslan.

 

70: İNŞALLAHKİ MAHRUM ETMEZ ONLARI

Dileğim odur ki yüce mevladan
Kavuştursun ayrı düşen canları
Yol gözleyen o canları yaratan
İnşallah ki mahrum etmez onları

Şah İbrahim otağına varayım
Pirin huzurunda dara durayım
Aşık maşuğundan ayrı diyeyim
Yaklaştıra uzak giden yolları

Kızıldeli sana teslim bu hane
Güldür yüzlerini çıkar meydane
Kimi şarkta kimi garpta divane
Ayan beyan meydandadır halları

Uzanalım Abdal Musa eline
Sarılalım ellerine beline
Pirim Hacı Bektaş düşer gönlüme
Aynı boydan sürer bütün dalları

Kul Yusuf der daha nedir ki yaşım
Bin seneyi devirenleri düşün
Muhammed Ali'den bitecek işim
Gel mahrum eyleme garip kulları.

Yusuf Aslan.

 

 

71: TÜRK KADINI HAMARAT OLUR

Saçı uzun aklı kısa diyenler 
Türk kadını böyle hamarat olur
Geri kalmışlığı adet görenler 
Türk kadını böyle hamarat olur

Bir ekmeği varsa senle bölüşür
Seninle ağlaşır senle gülüşür
Elleri her işe uyar yakışır 
Türk kadını böyle hamarat olur

Nice kitli kapıları açtırır
Meydanlarda cirit atıp estirir
Bir işten diğer bir işe koşturur
Türk kadını böyle hamarat olur

Her biri bir nene hatun kadındır 
Kimi köşe taşı kimi hatundur 
Senden benden daha eli yatkındır 
Türk kadını böyle hamarat olur

Gelde çık meydana görelim hadi
Çalışmak evlerin en güzel tadı
Kul Yusuf diyecek sözünü dedi
Türk kadını böyle hamarat olur.

Yusuf Aslan.

 

72: BUDA KOÇ OLUR

Yüreğimden dost dost deyi seslensem
Kenara atılmış gibi taç olur
Vicdanı duyguyla dostluk beslesem
Selamım sabahım sevgim hiç olur

Akılsız başların gözü görmüyor
Hakkın kullarından uzak gidiyor
Allah için bir selamı vermiyor
Selam sabah vermek kime suç olur

Bilmem bu şerbetmi bilmem zehir mi
Bilmem mutlulukmu bilmem kahır mı
Bilmem aracımı bilmem tacir mi 
Alıp satar amma cennet güç olur

Gidip bir alimden akıl alsada
İlim deryasına varıp dalsada
Her ne kadar akılbalik olsada
Yola çapraz gider aklı peç olur

Gel ey Yusuf düşme münkürden gama
Münkürlerin yolu uğrasın şam'a
Aslanlar korkusuz aslandır amma
Keçiye derlermi buda Koç olur.

Yusuf Aslan.

 

73: YÜZÜNÜ GÖRENLER DÖNÜP GİDİYOR

Adını ne koyarlarsa koysunlar
Duyup işitenler lanet ediyor
Senin ile sevenlerin duysunlar 
Yüzünü görenler dönüp gidiyor

Benliğini koru gel hile katma
Ananı babanı üzüp ağlatma 
Vallahi billahi şunu unutma
Bir söven bir daha söverim diyor

Bulutlar karardı doğduğun günü
Dizlerine vurup ağladı kimi
Gayri cümle alem tanıdı seni
Demeye gerek herkes biliyor

On para görünce öyle şaştın ki
Bir selam vermeye bile şiştin ki
Öyle gülünecek hale düştün ki
El alem teneke çalıp gülüyor.

Kul Yusuf söylenir kendi dilince
Her ne derse hepsi yerli yerince
Hiç boşuna mağrurlanma kendince
Anan baban elden fazla söylüyor.

Yusuf Aslan.

 

74: ŞEHİDE AĞIT

Gidip gördüm şehitlerin yurdunu
Her biri birinden nazlımı nazlı 
Anladım ki memleketin yorgunu 
Yaralanmış bağrı gönül ezgini

Ardından ağlayan yoktur bir kuzun
Kaderinde böyle yazılmış yazın
Bu memleket bu şan bu şeref sizin
Şehitlik bahtına düşmüş yazgünü

Geçit vermez oldu o zalim dağlar 
Gözgöz olmuş sinendeki yaralar
Ana bacı kardeş tüm alem ağlar
Mevlam böyle yazmış kara yazgını

Komşu olan o güruhu naciye 
Sabır versin ana ile bacıya
Gönül dayanmıyor böyle acıya 
İşte böyle olduk hayat bezgini

Songül yarbayıma yandı yürekler
Ağlar oldu başyanında askerler
Omuzlarda gider nazlı şehitler 
Bizim Kul Yusuf'ta şehit üzgünü

Yusuf Aslan.

 

 

75: BİLEN BİLİR ABDAL MUSA ELİNİ

Gene şu gönlüme düştü erenler
Seven bilir Abdal Musa elini
Bir aşk ile bağlı kalır görenler
Bilen bilir Abdal Musa elini

Her canlı yürekten sevgi besliyor
Aşıklar aşk ile çalıp söylüyor
Görenler bir daha görmek istiyor
Gören bilir Abdal Musa elini

Uçar suyun hayli derin mazisi
Avcılar avlamış mahzun gazisi
Haktan böyle nazil olmuş yazısı
Eren bilir Abdal Musa elini

Selam olsun alanyanın beyine
Hizmetleri kabül ola biline
Kaygusuzda gider tekke köyüne
Giden bilir Abdal Musa elini

Şu ormanlar kalem defter olsada
Denizler tükenir onu yazsada 
Duydumki Kul Yusuf Abdal Musada
Yaren bilir Abdal Musa elini.

Yusuf Aslan.

 

 

76: #ADALET

Yıllar yılı kapı kapı aranır
Nerde olduğu bellisiz adalet
Bizim elde sulandıkça sulanır
İşte böyle bir dümensiz adalet

Kuzu, kuzu gibi yazıp çiziyor
Gizliden gizliye vurup eziyor
Maruz olan canlarından beziyor
Nasıl denir bu hilesiz adalet

Dinle kadındırlar bunca halkları 
Unuttular yetimleri dulları
Hani nerde kaldı insan hakları 
Dörtbaşı boş bir düzensiz adalet

Haklı haksız, haksız haklı oluyor 
Türlü hile dolap burda dönüyor 
Kurunun yanında yaşta yanıyor
Kime yarar bu güvensiz adalet

Kul Yusuf der kimi bilerek vurur 
Orda koç yiğitler can verip ölür 
Adalet sarayı olsa ki n'olur
Olmaz olsun adaletsiz adalet .

#YusufAslan.

 

77: HACI BEKTAŞ GİBİ BİR VELİMİZ VAR
*
Ruhlar aleminde "dost" ezeli ezel
Allah bir Muhammed bir Ali'miz var
Ağızdan her çıkan sanmayın gazel
Allah bir Muhammed bir Ali'miz var
Hacı Bektaş gibi bir Veli'miz var
*
Mevlam uzak tutsun kulundan şeri
Dünyadan göçenler gelmiyor geri
Ben bir insan oğlu doğandan beri
Allah bir Muhammed bir Ali'miz var
Hacı Bektaş gibi bir Veli'miz var
*
Namert kapısına koşup gitmedim
Sofrasına varıp haram yemedim
Verdiğim ikrardan cayıp dönmedim
Allah bir Muhammed bir Ali'miz var
Hacı Bektaş gibi bir Veli'miz var
*
Bir yiğit bir defa gelir cihana
Arkasında durur ikrardan yana
Kul Yusuf çığırıp demedi sanma
Allah bir Muhammed bir Ali'miz var
Hacı Bektaş gibi bir Veli'miz var.
*
Yusuf Aslan.

 

78: YUSUF GİBİ KUL. AĞLAR

Şehit düşmüş Malatya'nın sunası 
Anası bacısı ağlar el ağlar
Yağmur gibi döker dertli anası 
Gökteki bulutlar ağlar sel ağlar

Her yiğide türlü ağıt yakılır 
Sevenleri yerden yere yıkılır
Yüreklerden döküldükçe dökülür
Gönüller'de sine ağlar dil ağlar

Köksüz bir ağaçta hiç dal kalırmı
Arısız kovanda hiç bal kalırmı 
Canolan canlıda hiç hal kalırmı
Bahçedeki bülbül ağlar gül ağlar

Sanki bahtiyarmı oldu dününden
Gayri korkusu kalmadı ölümden
Kırdı dallarını söktü kökünden 
Yaprağı cığası ağlar dal ağlar

Şehit Songülümün rengi bir renkten
EhliBeyte komşu ola ecrinden 
Ana ağlar bacı ağlar yürekten 
Birde bizim Yusuf gibi kul ağlar.

Yusuf Aslan.

 


79: GAYRİ AĞLATMAYIN GÜLDÜRÜN BİZİ

Aman dostlar ağlamamız yetmezmi
Gayrı ağlatmayın güldürün bizi
Garip insanların yüzü gülmezmi
Gayrı söyletmeyin güldürün bizi

Can bedenden çıkıp yere serildik
Zalimlere hedef olduk vurulduk
Günde yüzbin kere ölüp dirildik
Gayrı inletmeyin güldürün bizi

Hiç yok yere öldü çoğumuz baya
Aklımız dağıldı can saya saya
Vallah hepimize yeter bu dünya
Gayrı daraltmayın güldürün bizi

Vatan bayrak aşkı ile eğittik
Onlar yavru iken bizler seğirttik
Yavruları ne hallarla büyüttük
Gayrı sızlatmayın güldürün bizi

Büyük küçük herkes kara bağlıyor
Bütün alem ağım ağım ağlıyor
Kul Yusuf'un yüreciği yanıyor
Kara bağlatmayın güldürün bizi.

Yusuf Aslan.

 

80: SEN GİDELİ NELER GELDİ BAŞIMA

Sanma ki ben şadı şamanım ana
Sen gideli neler geldi başıma
Ümidim yok çıkmak için yarına
Sen gideli neler geldi başıma

Oy ana ana, garibim ana
Hele bi dön'de bak şu halıma

Umutlarım birer, birer çürüdü
Yaprağımı ayaz yaktı kurudu
Gam gasafet her yanımı bürüdü
Sen gideli neler geldi başıma

Oy ana ana, garibim ana
Hele bi dön'de bak şu halıma

Hakka bin bir dua eder yollardın
Bütün musibetten beni kollardın
Halimi görseydin sende ağlardın
Sen gideli neler geldi başıma

Oy ana ana, garibim ana
Hele bi dön'de bak şu halıma

Sen olsaydın nasihatlar ederdin
Sağımda solumda durmaz dönerdin
Şu gamlı gönlümü okşar severdin 
Sen gideli neler geldi başıma

Oy ana ana, garibim ana
Hele bi dön'de bak şu halıma

Nice akıl baştan ayrı mı ayrı
Tutup yol eylemiş dağ ile bayrı
Kul Yusuf’un hali hal değil gayrı
Sen gideli neler geldi başıma.

Oy ana ana, garibim ana
Hele bi dön'de bak şu halıma

Yusuf Aslan.


81: YAĞMURLAR ALTINDA SARASIM GELİR

Sevdiğim boynuna sarılıp şöyle
Günlerce aylarca kalasım gelir
Görenler put olmuş sansınlar öyle
Yağmurlar altında sarasım gelir

Bazan şu gönlümü alır bi keder
Belkide yar benden belki bihaber
Dünyanın sonunda olsamda heder
Aşk ile sevdayı bulasım gelir

Her gördüğüm düşü yorsamda hayra
Şu divane gönlüm olmadı derya
Onu bunu bilmem helede varya
Sevdiğim boynunda ölesim gelir

Aşka düşen ağlar aşkın zarında
Ciğer pare pare olur harında
Vallah billah cehennemin narında
Ateşlere düşüp yanasım gelir

Dilek ağacından dilerler dilek
Gelir gider mani olur o felek
Kul Yusuf der neden kahrolup ölek
Ömür var oldukça sevesim gelir.

Yusuf Aslan.

 

 

82: ANNELERİN GÜNÜ MÜBAREK OLSUN

Benden selam olsun tüm annelere
Annelerin günü mübarek olsun
Her biri layıktır gonca güllere
Annelerin günü mübarek olsun

Kimse bilmez onun bunun derdini
Kimse sormaz gelen giden ferdini
Gidip gördüm yaşlıların yurdunu
Annelerin günü mübarek olsun

Kiminin dertleri kocaman dağlar
Oturmuş kenara ağlarda ağlar
Bir yandan gözyaşı habire damlar
Annelerin günü mübarek olsun

Kimsesiz bir yerde ayrı kalırlar
Oğlu kızı için hayal kurarlar
Belki gelir diye yola bakarlar
Annelerin günü mübarek olsun

Kimi onun için dişini söktü
Apak saçlarını süpürge etti
Kul Yusuf bir yumup bin kere döktü
Annelerin günü mübarek olsun.

Yusuf Aslan.

 

 

83: YALANDAN GÖNLÜMÜ ALAMAZMISIN

Yaramı sarmaya merhemin yoksa
Yalandan gönlümü alamazmısın
Gönül avutmaya dimağın çoksa
İki satır kelam bulamazmısın

Yıllar yılı sana vermişim meyil
Ben beş eğilirsem sende bir eğil
Benim derdim lokman hekimde değil
Sen derdime çare olamazmısın

Derdimin dermanı od’u sendedir
Güler yüzde vede tatlı dildedir
İki gülmek bir doktora bedeldir
Biçare yüzüme gülemezmisin

Nice don giydirdin göğ ile yere
Hep nutuklar çektin eroğlu ere
Evimin direği diye bir kere
Dilin mi tutuldu diyemezmisin

Bir zaman atıldı papuçum dama
Böyle düştüm gasefet ile gama
Kul Yusuf uğruna ölüyor amma
Sende Onun için ölemezmisin.

Gönül gözün ile göremezmisin
Gönlümün sırrına eremezmisin.

Yusuf Aslan.

 

 

84: ATATÜRK HAKKINDA AHKAM KESERLER

Bazı insan müsveddesi olanlar
Atatürk hakkında ahkam keserler 
Edepten hayadan geri kalanlar 
Atatürk hakkında donlar biçerler

Tarih bilmez sağırlarla körlerle
Hep çile yaşadık böyle hinlerle
Birbirini tasvip eden dillerle
Atatürk hakkında zehir saçarlar

Bazen öyle acı sözler deriz ki
Bazen dostuz bazen öyle şer'iz ki
Bu nasıl iftira nasıl garez ki
Atatürk hakkında yalan söylerler

Nutuk kitabını anlamayanlar
Tarihine sıkı bağlanmayanlar
Adından sanından utanmayanlar
Atatürk hakkında nefret güderler

İftira ederken kızarmadınız
Hiç mi sızlamadı o vijdanınız
Kul Yusuf der yine utanmadınız
Atatürk hakkında beyan ederler

Yusuf Aslan.

 

85: ALTI MAYIS GÜNÜ İPE GİDENLER 

Yıllar oldu yürekteki acılar
Dineceğe benzemiyor vallahi 
Karabasan gibi çöken öcüler
Biteceğe benzemiyor vallahi

Aslan gibi denizlere hasreten 
İnan bildiğim şey beni söyleten
Yıllar yılı acılarla cümleten 
Güleceğe benzemiyor vallahi

İnsanlık unuttu saygı sevgiyi
Didelerden gözyaşını döküyü
Bütün alem bekler oldu Mehtiyi
Geleceğe benzemiyor vallahi

Görülmemiş böyle melanet işler
Ne uğuruna gitti o masum başlar 
Yüreklerde yanan onca ateşler
Söneceğe benzemiyor vallahi

Kul Yusuf der gizli gizli yitenler
Kan ağlıyor bu halleri bilenler
Altı Mayıs günü ipe gidenler
Öleceğe benzemiyor vallahi

Yusuf Aslan.

 

 

86: SENDE YUSUF GİBİ SEV BİRAZ

Derdimin dermanı yer ile gökte
Aramakla bulunmuyor hal biraz
Divane gönlüme soğuk su septe
Şu gönlümün ateşini al biraz

Şu yanar dağların lavı sönmez mi
Has bahçede gonca güller bitmez mi
İçin için ağladığım yetmez mi
Öyle uzak durma gelde gül biraz

Her ata sözünü atma yabana
Bir gün lazım olur insan olana
Haset olmak yakışır mı adama
Yüreğinden haseneti sil biraz

Edenin ettiği yana kalır mı
Vicdan merhametli olsa ölür mü
Zalimin yatacak yeri olur mu
Hakka yakın olan mazlum kul biraz

Divaneler gibi bağrını döven
Daha görülmemiş aşk ile seven
Gözünü kırpmadan uğruna ölen
Sende bizim Yusuf gibi öl biraz.
Ölesiye Yusuf gibi sev biraz.

Yusuf Aslan.

 

 

87: - 23. NİSAN

Atatürkten halka yadigar olan
Ne güzel bir bayram yirmiüç nisan
Hemde bu dünyaya bir miras kalan
Ne güzel bir bayram yirmiüç nisan

Onun yüreğinde yaşar çocuklar
Biran görmeyince her yeri arar
Ne doğuda nede batısında var
Ne güzel bir bayram yirmiüç nisan

Şu kahinat var olandan bu yanı
Hangi bir millete kalmış bu anı
Anamda babamda yaşadı yani
Ne güzel bir bayram yirmiüç nisan

Işık oldu gelip girdi dünyama
Nurunu yansıttı dünyadan yana
Kul Yusuf der rahmet olsun Atama
Ne güzel bir bayram yirmiüç nisan

Yusuf Aslan.

 

88: ADI SANI TOZU KALMADI

Bir zamanlar firavunda yaşardı
Şimdi adı sanı tozu kalmadı
Dünya benim olsun deyi şaşardı
Yerle yeksan oldu izi kalmadı

Şaşı'yı padişah eden ey körler
Böyle helak oldu nice ülkeler
Tuzlayında miskin kokmasın derler
O da kokar oldu tuzu kalmadı

Nice kem söz var ki bize hatıra
Kem söz ola sahibini batıra
Ona buna bin bir türlü iftira
Atanların gayrı yüzü kalmadı

Milletin malıyla yarışanların
Sağa sola çatıp vuruşanların
Memleket memleket dolaşanların
Söyleyecek hiç bir sözü kalmadı

Bilirim ki bu din Allahın dini
Şirk koşupta yüce tutma kendini
Bizim Kul Yusufun vallahi seni
Kefene saracak bezi kalmadı.

Yusuf Aslan.

 

 

89: ACI YERİ BAŞKA AÇ YERİ BAŞKA

Her sinede türlü dertler birikir
Acı yeri başka, aç yeri başka
Sanki gökten yağmur gibi dökülür
Acı yeri başka, aç yeri başka

Kimi didelerden çağlar mı çağlar
Kimine od düşmüş ciğeri yanar
Her birinin ayrı ayrı derdi var
Acı yeri başka, aç yeri başka

Yoğu yoksul bir kenara seçilir
Haklarında türlü donlar biçilir
Bir söylesen binbir derdi açılır
Acı yeri başka, aç yeri başka

Sırtına bir mintan alacak "neyle?
Fakirlerin yüzü gülermi böyle
Gezip şu alemi sende seyreyle
Acı yeri başka, aç yeri başka

Acıdan açlıktan çoğu ölündü
Nice yurt yuvalar böyle sönüldü
Kul Yusufta parça parça bölündü
Acı yeri başka, aç yeri başka.

Yusuf Aslan.

 

 

90: DEĞERLİ CANLAR

Nihayeti bir araya geldiler
Her biri birinden değerli canlar
Birbirinin hatırını sordular
Sımsıcak gönülden değerli canlar

İnsanı iterler soğuk savaşa
Ortalıkta çıkarırlar kargaşa
Hiç küsermi dostlar gardaş gardaşa
Bu canlar yerinden değerli canlar

Bağışlayan o sultana bağlılar
Ehliyette şah merdana bağlılar
Vallah billah yaradana bağlılar
Mevlanın erinden değerli canlar

Her birinin kemerbesti belinde
Nihayeti eriştiler sonunda
Bilmezlerki bunlar hakkın yolunda
Bektaş-i Pirinden değerli canlar

Kul Yusuf’um böyle eyledi yadi
Her sözü kelamı olsun bal tadı
Tüm alem yürüsün Bu canlar gibi
Musa’nın turundan değerli canlar

Yusuf Aslan.

 

 

91: HANEMİZE GELEN MİSAFİRLERE

Vallahi billahi yüz çevirmeyiz
Hanemize gelen misafirlere
Üf aman be deyip yüz ekşitmeyiz
Hanemize gelen misafirlere

Tatlı dille güler yüzle söyleriz
Hatır gönül sorup sual eyleriz
Saygı sevgi hemde hürmet ederiz
Hanemize gelen misafirlere

Ne büyük ne küçük demez sayarız
Koyu bir sohbete girer dalarız
Tanrı misafiri diye bakarız
Hanemize gelen misafirlere

Akşam sabah haktan hayır dileriz
Misafir gelmedik evi neyleriz
Ey güzel dost yine gelesin deriz
Hanemize gelen misafirlere

Biz atadan böyle tavsiye aldık
Her geleni Hızır donunda saydık
Der Yusuf ne doyduk nede usandık
Hanemize gelen misafirlere.

Yusuf Aslan.


 

92: PARA

Alem kurşun atar bir meteliğe
Sen ne kadar değerlisin be para
Çok eşekler senin yüzünden bile
Hiç paha biçilmez oldu be para

On para etmezi mala doyurdun
Malı mülkü gark eyleyip buyurdun
Anaları kızlarından ayırdın
Senin şu yaptığın hak mı be para

Onursuza verdin olanca onur
Hiç görmedim onursuzlarda gurur
Kimi bir ekmeğe dilenir durur
Tüh yazıklar olsun sana be para

Yol bilmezi yola vurdun yormadın
Amma bir garibe gidip sormadın
Çoklarını ipten alıp kurtardın
Açmadığın kapı yoktur be para

Elin bacasından doldukca doldun
İlayığı değil zalimi buldun
Kul Yusufa niye uğramaz oldun
Gayrı gereğin yok hadi be para.

Yusuf Aslan.

 

 

93: YUSUFUM

Denizler mürekkep ormanı kalem
Eylesende neye yarar Yusufum
Şu ulu dağların başını duman
Bürüsende neye yarar Yusufum

Tatlı tuzlu suyun buluştuğunu
Bülbülün zar edip ötüştüğünü
Kobraların bile seviştiğini
Söylesende neye yarar Yusufum

Bi hayli dolaşıp gezdin dünyayı
Gözlerinde gördün derin manayı
Yüreğinden akan kara sevdayı
Sezmesende neye yarar Yusufum

Gözünün pınarı kurudu aha
Ağlayıp sızladın hep yana yana
Gül yüzlü yar için kara toprağa
Gömülsende neye yarar Yusufum

Kul Yusuf der niye dostu yıldırdın
Bir namazı kırk kıblede kıldırdın
Ölmeden nefsini vurup öldürdün
Dövünsende neye yarar Yusufum.

Yusuf Aslan.

 

 

94: ALIN SİZİN OLSUN SİYASET

Milleti çantada keklik görenler
Alın sizin olsun böyle siyaset
Akılları sıra halkı sevenler 
Alın sizin olsun böyle siyaset

Koyun deyip koyun gibi güttüler
Hakkın yarattığı kul demediler
Halkı tanımayan ey seçilmişler
Alın sizin olsun böyle siyaset

Seçilmeden önce elin öperler
Seçildikten sonra çekip giderler
Yanlarına varsan bunlar kim derler
Alın sizin olsun böyle siyaset

Biri gelip selam verse şaşarım
Selam verenlerle çağlar aşarım
Ben insanım insan gibi yaşarım
Alın sizin olsun böyle siyaset

Sizden ricam bu milleti üzmeyin
Boşa harcamayın boşa gezmeyin
Kul Yusuf der bende size yazmayım
Alın sizin olsun böyle siyaset.

Yusuf Aslan.

 

95: SENDEN BAŞKA DİKEN BULUNMAZ

Ey diken arayan yaratık kimse
Hakkın deryasında diken aranmaz
Cennet için senle girerim bahse
Orda senden başka diken bulunmaz

Mevlana’ya gidip öğüt almadın
Pir Hacıbektaş’a niyaz olmadın
Sen ki hakkın ummanına dalmadın
Hakkın kapısında diken görülmez

Münker münafıklık edersin günde
Herkes gibi lanet okurum bende
Hiç mi akıl fikir izan yok sende
Dikensiz bahçede diken barınmaz

Garip gurebanın canını yakıp
Ağzına geleni pat deyi atıp
Sırat-ı müstakim yoluna çıkıp
Yolun yolcusuna diken sorulmaz

Yusufum çok işler belki tamamdır
Sözüm ibret alınacak kelamdır
Zalimin zulmüne duran insandır
Leheb gibi yola diken dökülmez.

Yusuf Aslan.

 

96: BOZ ATLI HIZIR

Bir canım var feda olsun yoluna
Yetiş carımıza boz atlı hızır
Varıp gözat faukaranın halına
Yetiş carımıza boz atlı hızır

Uçan kuş misali öterdim dalda
Gelip geçen durup dinlerdi orda
Ol şahın aşkına bırakma darda
Yetiş carımıza boz atlı hızır

Bu canım yoluna bağlı bir kuldur 
Öleceksem eger yolunda öldür
Zalimin zulmundan kurtarıp güldür
Yetiş carımıza boz atlı hızır

Dizimize vurup bizi ağlatma
Elimizi kolumuzu bağlatma
Yetiş carımıza darda bırakma
Yetiş carımıza boz atlı hızır

Mevlaya Kul Yusuf Aliye mürit
Sırat-ı müstakim yolunda yürüt
Keramet eylede gönüller arıt
Yetiş carımıza boz atlı hızır.

Yusuf Aslan.

 

 

97: SELAMI MI ALDIMIOLA

Selam saldım yare seher yeliyle
Bilmem selamımı aldımıola
Şu gönül bağımın gonca gülüyle
Bilmem güllerimi aldımıola

Birbaşıma kalıp hayli dertlendim
Yar yar diye içerlenip söylendim
Sayfalarca şiir yazıp gönderdim
Bilmem defterimi aldımıola

Şu zalim kadere boynumu büktüm
Bazen efkarlanıp gözyaşı döktüm
Telefonum yoktur telgraf çektim
Bilmem tellerimi aldımıola

Yıllarca koynumda saklayıp durdum
Arada çıkarıp koklayıp durdum
En sonunda onu yollayıp durdum
Bilmem mendilimi aldımıola

Kul Yusuf der ellerimi bağladım
Oturup halime hayli ağladım
Birde yare haberimi yolladım
Bilmem haberimi aldımıola.

Yusuf Aslan.

 

 

98: BİN TÜRLÜ SIFATA GEREK KALMAZDI

İnsanoğlu insan gibi kalsaydı 
Bin türlü sıfata gerek kalmazdı
Hele insanlığa yeter olsaydı
Hiç bir kabahata gerek kalmazdı

İmam Ali gibi Ali olsaydı
Hacı Bektaş gibi Veli olsaydı
Sırat-ı müstakim yolu olsaydı
İnan salavata gerek kalmazdı

Büyükler küçüğü sevip saysaydı
Küçükler büyüğe saygı duysaydı
Bir cümle aleme bayram olsaydı
Kibir melanete gerek kalmazdı

Kimi yayla yaylar kimi de kışlar
Ayrı gayri işte orada başlar
İnsanın başına bin türlü işler
Açan alamete gerek kalmazdı

Kul Yusuf'um böyle çırpınıp dursa
Gece gündüz Allah deyi çağırsa
Kullar birbirine saygıyla baksa
Böyle garamete gerek kalmazdı.

Yusuf Aslan.

 

 

99: HALİMİZİ SORDUM?

Vardım zalim kapısına
Kendi varımızı sordum
Birde nemrut kadısına
Kendi halimizi sordum
Keşke sormaz olayıdım

Yıkıla dağlar yıkıla
Hiç gelirmiydi akıla
Yol yolak bilmez şaşkına
Kendi yolumuzu sordum
Keşke sormaz olayıdım

Uçan kuşa alıcıya
Yerde atlı kanrıncaya
Yer yüzünde tüm canlıya
Kendi canımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Gurbet elde vara vara
Yolum uğradı simsara
Bir deli bir akıllıya
Kendi aklımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Boş bi hayale aldanıp
Paşa paşa da inanıp
Her olur olmaza varıp
Kendi şanımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Yaşayan sağa ölmüşe
Bütün gelmişe geçmişe
Birde yediden yetmişe
Kendi sağımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Ekine çimene ota
Kaysıya kiraza duta
Tilkiye kediye ite
Kendi atımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Kadeh de dolu rakıya
Zerresi kalmaz bakiye
Bir iki cümle sakiye
Kendi kafamızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Haksıza ve yaramaza
Allah adından korkmaza
Dahi kuldan utanmaza
Kendi arımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Benliği üstümden atıp
Dua ettim yatıp kalkıp
Sihirli aynaya bakıp
Kendi alımızı sordum
Keşke sormaz olayıdım

Der Yusuf çıktım bi yola
Vardım hısım akrabaya
Birde gidip azraile
Kendi sonumuzu sordum
Keşke sormaz olayıdım

Yusuf Aslan.

 

100: HELALLEŞELİM

Yanıbaşımıza gelip dayanmış
Şu ölüm gelmeden helalleşelim
Güzel memleketim kana boyanmış
Şu ölüm gelmeden helalleşelim

Hak zeval vermesin askerimize
Hem askere hem de polisimize
Reva mı bu acı milletimize
Şu ölüm gelmeden helalleşelim

Garip sineleri dağlayacağı
Dağlaya dağlaya ağlayacağı
Nerede ne zaman patlayacağı
Şu ölüm gelmeden helalleşelim

Yaslı yarım olduk koca ülkede
Bilmem hangi insan buna şükrede
Azrail kolgezer oldu çevrede
Şu ölüm gelmeden helalleşelim

Yeteri bilirse de gayrı yeter
Analar babalar gözyaşı döker
Bakarsınki bir gün Yusuf'ta gider
Şu ölüm gelmeden helalleşelim.

Yusuf Aslan.

 

 

 

 

101: ALLAHI SEVERSEN BOZMA KEYFİNİ

Şu duruşun goca cihanı değer
Allahı seversen bozma keyfini
Seni seven canlar ne çokmuş meğer
Irgalama aşkla yanan gönlünü

Dünyayı sallamaz olan şu halin
Bağdat'tan basra’yı dolaşır yelin
Şu boynuma olsun onca vebalin
Aklına getirme soyha ölümü

İçine çektiğin nefesin olsam
Bülbülün misali kafesin olsam
Izdırabın değil hevesin olsam
Unuttursam biran olsun derdini

Mevlanın sunduğu bir güzel sima
Bir divane etti böyle bir suna
Şekere şerbete benziyor bala
Tadından unutur oldum kendimi

Vurula da bizim Yusuf vurula
Yarasına sargı merhem sarıla
Vallihi billahi senin uğruna
Feda edeceğim kalan ömrümü

Yusuf Aslan.

 

 

102: YİĞİT EVLAT GEREK MALI KAZANA

Baba malı tez tükenir dostlarım
Yiğit evlat gerek malı kazana
Büyükten küçüğe söyler seslerim
Çalışa da dolu dolu kazana

Sözlerim gitmesin sakın gücüne
Evlat ola el sözünden gocuna
Çul deyi serilen evin içine
Kilimden ötesi halı kazana

Salına da suna gelin salına
Gör ki neler yazılıdır alın'a
Öyle söz olsun ki örnek alına
Tatlı söylemlerle dili kazana

Bismişah ya Allah hep diye diye
Gün gelir verilir mevladan paye
Çalışan insanı kıskanmak niye
Dilerim nasırlı eli kazana

Babadan evlad'a onca kalanlar
Kıymetini bilir çoğu insanlar
Yeter ki çalışa yiğit olanlar
Yusuf gibi Allah kulu kazana.

Yusuf Aslan.

 

 

 

103: İNSANLIĞA GÜLEN YÜZLERİ VERMİŞ

Ne güzel yaratmış yaradan seni 
Kalem kaşı kara gözleri vermiş 
Kahinatı var ettiği o günü
insanlığa gülen yüzleri vermiş

Bazen yağmur olur bazı bazı kar
Bazen serin bazen gün gibi yakar
Vallahi ağzından şeker bal akar
Tatlı kelam ile sözleri vermiş

Kimini bir türkü kimini şarkı
Mest eyler insanı dinleyigör ki
Allah'ın ne iyi kulları var ki
O kullardan biri sizleri vermiş

Güzelliği Havva anaya benzer
Züleyha denen bir sunaya benzer
O Türkiye gibi sılaya benzer
İşte böyle yiğit kızları vermiş

Kul Yusuf der hem güneşle hem ayla
Yaratmış yaradan nur'u olcayla
Cümle mahlükatı yarattan mevla
Dünya alemine bizleri vermiş.

Yusuf Aslan.

 

 

104: İNSANI CEZBEDEN GÜZEL SÖZLER VAR

Tatlı dilden temiz ağızdan çıkan
İnsanı cezbeden güzel sözler var
O kara gözlerdir insanı yakan
Ceylan gözlü nede güzel gözler var

Yerden oynatılmaz mihenk taşları
Eğmesinler asil soylu başları
Şalvarı çekince yığın işleri
Anda bitirecek yiğit kızlar var

Evrenin sırları fizik kimyada
Madde madde açıklanır beyanda
Hakkın yarattığı koca dünyada
Yüzüne gülecek nurlu yüzler var

Uçun ak güvercin kuşlarım uçun
Bütün insanlığa umutlar saçın
Gönüllerin derdi tasası için
İnim inim inileyen sazlar var

Yolda kalmaz ilim irfana koşan
Hizmet eder ulu deryaya düşen
Haddi hududunu aştıkça aşan
Kul Yusuf'u üzen bazı yozlar var.

Yusuf Aslan.

 

 

 

105: İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK VALLAHİ

Mevlam öz eliyle yaratmış onu
İki dirhem bir çekirdek vallahi
Araf meydanından behişte yolu
Nice karlı dağ geçerek vallahi

Mevlam sahip olsun yiğit erlere
İrem ile tamu gibi yerlere
Rıdvan ile zebaniler deftere
Yazıyorlar hep seçerek vallahi

Kitab-ı Mubin'de onca sayfayı
Hem okuyup hem de görür davayı
Aliyel Murtaza cümle kapıyı
Taliplere yer açarak vallahi

Talip izler mürşidinin izini
Kara çıkarmasın Mevla yüzünü
Kırklar meclisinde tek bir üzümü
Mest oldular sek içerek vallahi

Kul Yusuf bu işler olmaz sıradan
Bir ışık yansıdı nurlu çıradan
Kahinatı yaratırken yaratan
İnsanlığa nur saçarak vallahi.

Yusuf Aslan.

 

 

106: ÜÇÜ BİRBİRİNDEN GÜZEL Mİ GÜZEL

Çiçekkerin arasında saklanır
Üçü birbirinden güzel mi güzel
İnceden inceye sızı saplanır 
Yüreklere sevda sızar mı sızar

Ellerinde deste deste gülleri
Dünyayı tarumar eder halleri
Güzellerin yüzündeki benleri
Eller Umutsuzca süzer mi süzer

Güzellerde hiç olur mu adavet
Atadan dededen örf ile adet
Yüzlerine nakış olmuş kemalet
Bakışları bağır ezer mi ezer

Bir değil bin selam saldım kucakla
Nice ozanlarla nice köçekle
Firdevs bağında türlü çiçekle
Sırma saçlarını bezer mi bezer

Ellerinde gülün yaprağı olan
Bastıkların yerin toprağı olan
Öyle güzellerin kurbanı olan
Kul Yusuf ölmeden yazar mı yazar

Yusuf Aslan.

 

 

 

 

107: CEPHEDEN CEPHEYE KOŞARDI ATAM

Her millete nasip olmaz alemde
Böyle bi aşk ile söylerdi babam
Cumhuriyet aşkı yanar sinemde
Dedikçe gözyaşı dökerdi anam

Muhannet elinden düşkün şaşkınız
Dost görünen zalimlerden kuşkumuz
Cumhuriyet vazgeçilmez aşkımız
Kendini hep böyle eğlerdi sunam

Zulüm yeter elif ile hatçeye
Düşündüler hep inceden inceye
Kağnıcılar gibi o da cepheye
Sırtında küfeyle giderdi ninem

Hiç faydası olmaz boşa şaşmanın
Tam sırası dört cepheye koşmanın
Çakar almaz tüfeğiyle düşmanın
Mevzileri hedef ederdi dedem

Kul Yusuf der Cumhuriyet sevincim
Barış ve özgürlük benim ilkincim
Sarı saçlım mavi gözlüm övüncüm
Cepheden cepheye koşardı atam.

Yusuf Aslan.

 

 

108: GELMEK İSTEYENE YOK MU DİYELİM

Birgün hanemize mihman olarak
Gelmek isteyene yok mu diyelim
Maksatlı maksatsız karşı koyarak
Bizde senin gibi çok mu diyelim

Allah’ın verdiği ruhla can bulduk
Muhammed’in aşkı İle yoğrulduk
Haydar-ı kerrardan terbiye gördük
Mihmandara gelme git mi diyelim

Mevlanın ilminden hacet almadan
Aldığın hacetten hicap bulmadan
Hakikat yolunda necat olmadan
Olur olmaz sözü pat mı diyelim

Mihmandarlar başımızın tacıdır
Gelenimiz gardaş ile bacıdır
Ali gibi yardır dert ilacıdır
Allah’ın kuluna put mu diyelim

Mihman ağırlamak ala güzelden
Bizde böyle idi ezel ezelden
İnsanoğlu toplanınca pazardan
Kul Yusuf’u tutup at mı diyelim.

Yusuf Aslan.

 

 

109: BİZDE “CAN” DEMENİN MANASI

Bizde “Can” demenin manalarını
Biraz irdeleyip açayım dostlar
Bir değil beş değil anlamlarını
Beyaz bir sayfaya geçeyim dostlar

Emmi dayı hala teyze baştacı
Para puldan öte gardaşla bacı
Evlat evin gülü hem de ilacı
Buna nasıl kıymet biçeyim dostlar

Şu kadın şu erkek deyi sorulmaz
Biri diğerinden ayrı görülmez
Aramakla hakkın yolu bulunmaz
Ne sihirbaz nede hocayım dostlar

Hakkın üflediği nefesi canda
Hayat veren o kankalesi canda
Kim ne bilir hakkın her nesi canda
Bu canlardan nasıl kaçayım dostlar

İnsanlığa hizmet etmektir davam
Engin bir başım var olmadı havam
Kul Yusuf’um mizan terazimiz tam
Bundan öte neyi seçeyim dostlar

Yusuf Aslan.

 

 

110: MAKSAT NEFSİMİZİ TERBİYE ETMEK

Oruç tutup aç kalmanın manası
Maksat nefsimizi terbiye etmek
Şah Hüseyin cümlemizin aynası 
Örnek yaşamını anlayıp bilmek

Kerbela vakası ayan’dı onda
Çaresiz kaldılar çıktığı yolda
Haktan nazil oldu ona o anda 
Sıratülmüstakim yolunu sürmek

Tükenmek bilmedi Yezid’in kini
Lanet ile geçer dünü bugünü 
Kerbela’da imam Hüseyin gibi 
Hakkı hakikatı yaşayıp görmek

Ali Ekber’i dahi eyledi feda
Hiç birine nasip olmadı su’da
Her kuluna nasip eylemez hüda 
Mevlanın sırrına gark olup ermek

Kul Yusuf der böyle kılmış yaradan
Kıymeti yücedir paradan puldan
Hakikat yolunda önemli olan
Verdiğin ikrarın ardında durmak.

Yusuf Aslan.

 

111: NE MUTLU AŞK İLE DÖNEN KULLARA

Kurbanlar kesildi Cemler kuruldu
Ne mutlu ismini anan kullara
Mümin Müslüm birbirinden soruldu
Nu mutlu aşk ile dönen kullara

Ehli Beytin başı veli diyerek
Sıratülmüstakim yolu diyerek
Ya Allah Muhammed Ali diyerek
Ne mutlu özünde duran kullara

Allah’ın ipine sıkı sarılır
Yola giren yolsuzlardan arınır
Veren el alandan evla sayılır
Ne mutlu almadan veren kullara

Ehlibeyte sıkı sıkı sarılan
Nuh ile birlikte olup kurtulan
Yedi iklim dört köşede görülen
Ne mutlu yolunda giden kullara

Kul Yusuf’ta ondan gider felaha
Mevlam hiçbir kulu sokma günaha
Akşamları evlerinde Allah’a 
Ne mutlu ibadet eden kullara.

Yusuf Aslan.

 

 

112: BİZİ SENDEN SOĞUTURLAR HÜNKARIM

Şikayetim vardır Hacı Bektaş’a
Bizi senden soğuturlar hünkarım
Kimi ağa olmuş kimi de paşa
Pare pare dağıtırlar hünkarım

Sanmayın ki hak yolunu bozmazlar 
Şeytani işlerden geri kalmazlar
Bu millete rahat yüzü vermezler
Hep bahane yaratırlar hünkarım

Kimi Avrupalı diktalık eder
Burdaki onlardan daha da beter
Bu gidişat böyle giderse eğer
İnsanlığı karartırlar hünkarım

İyolmaz milletin gönül yarası
Yağmurla paklanmaz karakurası
Mehti gelecekse tamda sırası
İşte böyle çağırtırlar hünkarım

Bu millet başkoymuş senin yoluna
Düşe kalka gelir olmuş yurduna
Sokaklarda yatan halkın halına
Kul Yusuf’u ağlatırlar hünkarım.

Yusuf Aslan

 

 

113: GÖNÜLDEN GÖNÜLE AKAR GİDERİM

Öyle bir aşk ile dolar ki içim
Gönülden gönüle akar giderim
Suna boylum kara gözlerin için
Gece gündüz kara bağrım döverim.

Sormaya gerek yok şu ahvalimi
Görenler şıp diye anlar halimi
Hangi kalem yazdı kör talihimi
Bu dert ile beni nasıl eğlerim

Kul Yusuf der yine sızladı yaram
Sargı merhem yok ki yaremi saram
Zalim felek ile hoş değil aram
Hoş olam olmayam gayri neylerim.

Yusuf Aslan.

 

114: DUALARLA GERİ VERDİLER BENİ

Kırk yılda bi hasta oldum erenler
Eşim dostum hemen buldular beni
Halime hal oldu cümle yarenler
Dünden bugünüme sordular beni

Öyle canlar var ki haline haldaş
Ömür boyu sana olurlar yoldaş
Kimi bacı oldu kimi de gardaş
Yalanız koymayıp sardılar beni

Kimi çiçek saldı bahar yaz ile
Kimi merhem oldu tatlı söz ile
Tatlı bir dil ile güler yüz ile
Feleğin elinden aldılar beni

Her zaman iyiler çıkmaz karşına
Ne sorarlar ne düşerler peşine
Böyle güzel dostlar dostlar başına
Gönül gözü ile gördüler beni

Kul Yusuf örd ile solacak oldu
Cancı canı tenden alacak oldu
Can bedenden çıktı çıkacak oldu
Dualarla geri verdiler beni.

Yusuf Aslan.

 

 

115: BİR YEL ESMEYİNEN SAVRULDUN

Neyine güvenem gençliğim senin
Bir yel esmeyinen hemen savruldun
Yaşım kemalini bulunca benim
Beni birbaşıma koyup ayrıldın

Azrail ansızın gelir bir yerde
Hekimler hep çare arar bu derde
Gençliğim kalmadı pir olmuş serde
Sanki ölüm ağı gibi örüldün

Neyimiz var ise seninle benim
Hep aynı ölçüde yazar kalemim
Yar yar deyi ağıt eden sinemin
Aşığı maşuktan edip duruldun

Ben bir ceset sende ruh ile sağlık
Cesedimi zinde tutacak varlık
Sinemde oluşan nedir bu darlık
Niye benim ile sürüm süründün

Ayrılık bir yanda ölüm bir yanda
Biri bir dalımda biri bir dalda
Senin ile benim başım belada
Sarıldıkça Kul Yusuf’a sarıldın

Yusuf Aslan.

 

 

116: KIZIL IRMAK BOYLARINDA BİR ŞEHİR

Sivas illerini sorup dururlar
Kızıl ırmak boylarında bir şehir
Gideni ya asıp ya da yakarlar
Olmaz olsun böyle Kızıl bir nehir

Nice gelin yuttu nice Kız yuttu
Utancından kara kara yas tuttu
Sanma seni garip kullar unuttu
Beddualar eder bu millet ahir

Baştacı eyledi hızır beyleri
Üstlerine saldı yavuz itleri
Alıp gitti nice koç yiğitleri
Ne akçe işledi nede bir mehir

Bir bina yaptırdı Madımak dedi
Etrafında döndü itiyle kedi
Ateşe attılar onca milleti
Bak işte ortada olanca zahir

Ozanları asıp yaktı Sivas’ta 
Mazlumların katli oldu Maraş’ta
Yusuf Kerbeladan bu yanı yasta
Çekilecek değil bu zalim kahir.

Yusuf Aslan.

 

117: KEK YİYİN DOSTLAR

Bizim memlekette kimse aç kalmaz
Ekmek bulamazsan kek yiyin dostlar
Antep’teki çocuk bilseydi çalmaz
Baklavayı dahi tek yiyin dostlar

Kırk yıllık aç gibi dalacağına
Kendini bırakıp salacağına
Sofrada görgüsüz olacağına
Örf adede uyup tok yiyin dostlar

Verilen her söze sadık kalarak
Her ne iş yaparsan yap inanarak
Doktorun yazdığı şeye uyarak
Azar azar yiyin sık yiyin dostlar

Gün yanığı olan kararıp kalmaz
Aklı salim olan kendini yormaz
Korkmayın bir kekten kimseler ölmez
Kim derki az yiyin çok yiyin dostlar

Haktır adalettir Yusuf’un varı
Kaldırıp atmadı namusu arı
Hakça dağıtılmaz dünyanın karı
Hak mı buyur etti hak yiyin dostlar.

Yusuf Aslan.

 

 

118: SENİ İÇİNDEKİ GAFLETİN YAKAR

Bire insanoğlu ateşin değil
Seni içindeki gafletin yakar 
Helede soysuza verirsen meyil
Gözleriniz aynı ölçüde bakar

Bazen olur olmaz sözlere girme
Kırık notlar alıp dolmasın karne
Cahil cühela’ya sırrını verme
Gün gelir dünyayı başına yıkar

Bir iyilik yapta kendine mal-et
El alem elinde olmayan alet
Cahil cühela’nın düştüğü gaflet
Bazı yüreklere lav olur akar

Matrah geçip elle etmeyen alay
Seni haklı görmez böyle bir olay
Sanmayın ki İnsan olmak çok kolay 
Kimi insan nifak tohumu eker

Gülziram der çoğu insanlar sabi
Çoğu insanlarda nan kör bir kedi
İnsan var ki bizim Kul Yusuf gibi
Koca yüreğinde hep sevgi yatar


Gülzira &
Yusuf Aslan. 

 

119: KARABAĞ DENİNCE TÜM AKILLARA

Karabağ denince tüm akıllara
Karalar bağlamış memleket gelir
Azeri yurdumda nazlı canlara
Hunharca yapılmış cinayet gelir

Karabağlı bir bir vuruldu gitti
Kimi suya düştü boğuldu gitti
Gülüşen yuvalar dağıldı gitti
Başımıza böyle alamet gelir

Kara gözlü gelin kızlar soyuldu
Göğüsler kesilip gözler oyuldu
Ak alnından nice gençler vuruldu
Ancak Ermeni’den ihanet gelir

Ülkeyi istila eden düşmanlar
Boğazlandı gelin kızlar oğlanlar
Ziyalılar ağım ağım kan ağlar
Bilmem ki ne zaman selamet gelir

Der Yusuf bundandır benim kederim
Dilerse canımı feda ederim
Azeri gardaşa haktan dilerim
Bir Atatürk gibi kemalet gelir.

Yusuf Aslan.

 

120: İNCİNSENDE HİÇ KİMSEYİ İNCİTME

Pirim Hacıbektaş Velimiz der ki
İncinsende hiç kimseyi incitme 
Sen sen ol da hakkın yoluna er ki
Hakkı hakikatı bil de suçetme

Kirlenmiş saçını kıl keçe sayıp
Giyim kuşamını bez peçe sayıp
İnsan onurunu bir hiçe sayıp
Küçük görüp keyif etme sevinçle

Gönülden gönüle giden yol ol da
Tatlı söz söyleyen şirin dil ol da
Hakkın yarattığı iyi kul ol da
Sakın hiç kimseyi yerip küçültme

Seni sen edecek senin yüz akın 
İnsan ol da ağırlığını takın
Verdiğin her sözü unutma sakın
Gideceğin yere sakın gecikme

Kul Yusufum arş-ı alem dolaşır 
Gül-zira gül açmak için uğraşır
Adam gibi adam olmak yaraşır
Aman ha bir olma aklı kaçıkla

Gülzira &
Yusuf Aslan.

 

121: SENİ DÜŞÜNÜRKEN İÇİM GEÇMİŞ 

Gül yüzlü sevdiğim canım cananım
Seni düşünürken şu içim geçmiş
Ömrümde bir kere sevdim sultanım
Aşkın kitabına bu suçum geçmiş

Güvercin misali gökte gezerken
Gökyüzünden yeryüzünü süzerken
Aşıkların defterinde yazarken 
Kitapsız kitaba gör niçin geçmiş

Ulaşılmaz uca ulaşanları
Sevgi deryasında buluşanları 
Sevdayı aşk ile yaşayanları 
Yazan katiplerde ne biçim geçmiş

Ömür tükendikçe belim büküldü
Vücudumdan birer tuğla söküldü
Kaşlarım kirpiğim saçım döküldü
Aynaya baktımda tüm saçım geçmiş

Şu ömrümüz demir gibi aşınır
Soğuk yerde üşündükçe üşünür
Yusuf’ta Gülzira gibi düşünür 
Sanki içimdeki bu acım geçmiş

Gülzira &
Yusuf Aslan

 

 

 

 

 


"Bu dünyadan bir "Garip Mirto" sessizce gelip geçti"
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol