sairyusuf

Dua

KURMANZHAN DATKA

 

(balad'dan alıntı)

 

Kurmanzhan depresyondaydı, dinlenmek için uzandı,

Günlerce onun o haline üzüldüm ve çok yoruldu.

Uzun süre düşünerek aniden uykuya dalmayı başardı,

Ancak ki rüyada - yerli bozkırın yandığı görüldü

 

Yine bir zaman sonra kör Alym'i duydum

Çocukken söylediği şarkının aynısını andım

Sadık kaplanın ateşte boğulduğunu sandım

Gökyüzünde kanatlanmış bir kartal gibi uçtu.

 

Ve kraliçe uykusundan uyanıp kalem istedi

Bir mektup yazdım. Güç onda belirdi dedi.

Bir anne vatan için evlat doğurmayı söyledi,

Yüzyıllar boyunca doğa onlarla ortaya çıktı.

 

Günlerinin sonuna kadar toprağa değer versinler,

Anavatanlarına sadakatle hizmet etmek istesinler.

Biz yeryüzüyle birlikte yükseldik ve bunu öğrendik

Hayaletlerden huzur bulacağız diye düşünmedik.

 

Altın ve elde edilen her şey burada kalacaktır.

Bozkır özgürlüğü ve onuru bizlerin olacaktır.

Her şeyden önce, tüm insanları koruyacaktır

Sahada utanç verecek olanlar haysiyetle ölecek!

 

Ne de olsa yürekteki aşk yabancıları mahvedebilirdi.

Onları bir zincire bağlayıp zindanlarda çürütebilirdi

Ama Kurmanjan vardı - çok bilge büyük bir anne idi,

Onları kurban olarak vermeye sadece oğlu karar verdi.

 

Böylece bordür taşı hazır. Sehpadan İp sarkıyor.

Kralın suçsuz olan kölesi idam edilmeyi bekliyor.

Askerler çadırlarda hazır kıta olmuş ama acıyor

Komutanın hazırkomuta ateş etmesini bekliyorlar.

 

Süngüler, köşe bucak saklanarak süreci izliyor.

Atlılar giderek daha çok bağırıyor ve gözlüyor

Bütün insanlar, yaşlı ve genç canlarından beziyor

Komutanın ölüm emri vermesine izin vermeyeceğiz!

 

Hapishane kapıları açıldı. Kamşeybek'imiz çıktı,

Hayata veda etmek değil, sonsuza dek kapıları yıktı

Atların gürültülü sesleri ve tozları göğe savruldu.

İnfaz çağrısı yapan davulcu bütün kapıları çallıyordu.

 

General korkmuştu, eldivenlerini hiç çıkarmadı.

Uzakta ki şaşkın olan Datka yerinde duramadı

Kendime inanmadım çünkü bunu beklemiyordum.

Her şey sessizdi. İnsanlar sessizce içten içe ağladı.

 

Kalabalık ayrıldı oradan ve annem de çekildi gitti.

Gözleri yaş doldu oğluna ne kadar sarılmak istedi!

Ama klanın haysiyeti sanki özel bir hale geldi,

Oğlumun uğruna özgürlüğümü satarım diyordu.

 

Gururlu bakışlarıyla biricik oğluna şöyle dedi:

Böyle ölmek - ne kadar küçük şey diye inledi!

Ülke için ölmek, vatanı korumak, diye ekledi,

Bizim için onur! Ve insanlar seni unutmayacak!

 

Masum ölümüne bakarak sızlayıp ağladım

Sana yaklaştım ve şimdiden çok yakındım.

Anavatana bağlı olun diye sözü bağladım,

Ben de bu vatanım için ömrümü adadım!

 

Ama Kalşybek, koluna keskin bir bıçak tuttu.

Annesi kulağına fısıldayarak, bıçağı bırak dedi.

Onu gözlerinden anladım, cevabını bakışla verdi

Cesaretle başını kaldırdı, çünkü çıkış yolu yoktu.

 

Ve korkmadan, Kamçibek ilmeğe doğru yaklaştı,

Yurdundan sonsuza kadar ayrılacağını anladı.

Sadece başını çevirdi ve hüzünle dağlara baktı.

Bir anda kement sürüklendi. Kahramanımız uyuyakaldı.

 

Kraliçenin gözleri bir anda aniden kapandı,

Sıkıcı acı, yorgun bir şekilde iç çekerek yandı.

Yanağımdan gözyaşı dökülüp yerlere bandı.

Bir annenin acılar içinde, feryatla kalbi ağlıyordu.

 

Ve annem kayaların arasındaki uzun bozkırı gördü,

Kanatlarını açan kartalın uçtuğu yerler buralar derdi.

Alymbek gülümseyerek gelmiş onun yanında durdu.

Yine sihirli kaplanlar dağlardan ovaya aniden koştu.

 

General şaşkına döndü. Ve savaşçılar sanki şaşırdılar.

Şapkalarını çıkararak, cesaretinden dolayı onu andılar.

Ve zihinsel olarak onun bu hareket için çok ağladılar,

Sanki ilmek boğazında olarak ölüm cennete gitmiş gibi.

 

Kamşybek büyüdü, cehennem ilmiğinden çıkarıldı,

Sessizce şeref verdiler ve gömmek için haykırıldı.

Anne, atını mahmuzlayarak dörtnala yola yollandı.

Yer sallandı. Gök gürledi ve dağlar inim, inim ağladı.

 

Bu, insanlara böylelikle zor bir değişim sağladı.

Karşılığında kraliçeden ülkeye hep barış söyledi.

Sadece şu yanan bozkır onu fethedecektir dendi.

Ne yazık ki bir ata oturur, ve der ki bu da geçecek!

 

At'ı hatırlıyor musun? Sen ve ben düşmanlardan kaçtık.

Gururla giderken yelime eğildim. Hep rüzgarlar saçtık.

Nefeslerimizi tutarak, birlikte suya uçtuk ve sudan içtik,

Ve uçurumdaki düşmanlar şaşkınlıkla bize bakakaldılar.

 

Meleğim efsanelerin gerçekleşmesini diledi bir an,

Ev bir zindan oldu, kapılar sıkıca kapatıldı her an.

O zaman oğluma nasıl şaşırdığımı söyledim an be an,

Hapishane gibi görünen bir ocak inşa ettiler bizlere.

 

Karanlık bir zindan gibi yerler, içinde ışık dahi yok

Kamşybek'in halini bilmek istedim ya açdır ya da tok.

Kraliçe gözyaşlarına boğuldu, bu nasıl olur bize hak,

Neden uyuyamıyorum? Atla sohbete daldım bir zaman.

 

Nereye gitmeli, ya da saklanıp çocukları görmemek mi?

Yalnız yaşamak, oğullarım olmadan sessizce ölmek mi?

Bakışlarınızla, sanki üflermiş gibi ışıksız olup sönmek mi?

Sanki her şeyden uzak durmak için yeniden ölmek istiyor.         

 

Anavatanımızın güzel adı Kaganat Kırgız idi,

Kırgız adı bu vatana yüce mevladan yazıldı.

Gökyüzündeki bir ok gibi, uçarak ve çizildi.

Ülke kabileler tarafından bir kabileye bölündü.

 

Anavatanımız, Cengiz Han'ın yenilgisini hatırlar,

Bazıları Rusya'da, Kazakistan bozkırında kaldılar.

Güney, Doğu, Kuzey, Batı - aralarındaki alanlar,

Yeşillik kurumuş gibi, topraklar işlenmemiş oldular.

 

Yıkımın eşiğinde hayat, sadece kırk kabile,

Kaç tane kahramanca isim geldi bir anı haline

Kaganatımız dağıldı, savaş tahtımız düştü, biline

Külleri gökyüzüne dağıldı ve çok hasarlar bıraktı.

 

Atalarımızın yatakta ölmesine hiç gerek yoktu.

Aşağılık ölümün gözlerine sade gururla baktı.

Kan içinde boğuluyorlar, gerçek bir savaş çıktı,

Başlarını ayırmaktan korkmuyorlardı bu yiğitler.

 

Bu acımasız hayatta, daha güçlü olan haklıdır,

Zayıflar haysiyetle ölür, efsaneler hep farklıdır.

Sadece dağlar ağlar, çünkü o dağlar dertlidir

Genellikle uyuyan için yağmur yağmaktadır!

 

Kar uzun süre yerden kalkmıyor ve güneşte erimiyor,

Gökyüzündeki bulutların üzerinde bir şahin görünüyor

Yukarıdan bakarak savaşçı bir ailenin farkına varıyor,

Egemen Kırgız halkını bir araya getirip birleştirdi ...

 

Çeviri: Yusuf Aslan

Adana / Türkiye

05078500407


 
zülfikar


ATATÜRK

Ne hallere düştüğümüz ortada
Uyanda gör halimizi Atatürk
Bizi bu hallere koyan kahrola
Uyanda gör halimizi Atatürk

Dünya alem hepimizi överdi
Hem överdi bizi hemde severdi
Bir türk bu dünyaya bedel denirdi
Uyanda gör halimizi Atatürk

Kimileri şeytan yolunda şimdi
Nice teröristler kolunda şimdi
Yirminci asırın sonunda şimdi
Uyanda gör halimizi Atatürk

Nice tabuları vurup yıkardın
Sapkınların ümüğünü sıkardın
Bi uyansan neler neler yapardın
Uyanda gör halimizi Atatürk

Diktiğin ormanlar bir bir söküldü
Devrimlerin baştan sona yıkıldı
Yusuf gibi halkın boynu büküldü
Uyanda gör halimizi Atatürk.

Söz: Yusuf Aslan.


 

Devamını oku: Yusuf Aslan

ACI YERİ BAŞKA AÇ YERİ BAŞKA (şiir)

Watch live streaming video from garipmirto at livestream.com


   HANCI PERVANE 


Bismillahirrahmanirahim Hak Resulullah  
Eyub’u dertten kurtaran Yusuf’u kuyudan çıkartan  
Zehremin borcunu veren kesik başın çarına yeten  
Fazlı’yı borçtan kurtaran Halil’i nardan kurtaran  
Yunus’u balıktan kurtaran İse’yi çarmıktan kurtaran  
Musa’yı Firavun’dan kurtaran Mansır’ı dardan kurtaran  
Sansal’ın köşkünü dağıtan Kasır Dev’in kanını akıtan  
Çişmiş’in şehrinde kafese giren Heyber’in kalesini kopartan  
Maruftan top atıp maşrufta tutan  
Hintte Muhammed’in carına yeten  
  
  
Medet Allah yarebbi ıkra surasını  
Daha sürasını selati tuncunayı  
Celcel ütüyeyi Allah hülayı  
Herre sürasını lenteranı sürasını  
Elem tere sürasını imran sürasını  
Yasin sürasını hup sürasını  
Nazar sürasını batın sürasını  
Muhammed sürasının yüzü gözü hürmetine  
 
Yarebbi elhemdulullah rabbim alemindir   
Aşıklar sadıktır inayet eyle yarebbi  
  
Hatırı mübubettinden marifettinden  
Tecellahından temennahından  
Eynal hak aynal hak  
Kudret ilminden yarabbi bakar dahi  
İnne ala Muhammed’in vele tekbirullah  
Sedağullah ya Resulullah medet Allah medet  
Alemleri yaratandan medet
Düşmüşlerin carına yetenden medet  
Şaadet parmağıyla heyberi kaldıran   
Hışmıyla atıp tutandan medet  
  
Yarebbi yarebbi yokları var eden sensin  
Çağırmadan eşiten sensin duymadan gören sensin  
Otun suyun mayasını veren sensin  
İdayet ilminin yüzü gözü hürmetine  
  
Gel hey gönül ne ararsın ilimden  
Otuz bin kelamı sarfet kendine  
Bendin olsun ya hu idrarın gül olsun  
Dostlarınan yakın olda kendine hele kendine  
  
Temennaha geldik size erenler  
Yüküm lali cehver inçi mercandan  
Tevekkil eyle sende bu candan bir can  
Sin sufat üstünde gelde  nışanda ben kurban ala  
  
Doğru gelsin doğru gayette gidek  
Ustazın elinde hemen hemen fird edek  
Erenler yüküne mehraba gidek  
Mest etsin bizi şaha erenler hele erenler  
  
Tevekkil babında bir nokta buldum  
Ehetten ahmede sarıldım kaldım  
Şükür yarede ne bir nışan buldum  
Sin sufat üstüne hele gelene bede var kurban  
  
İndim eşiğine niyaz eyledim  
Bazı demanıma pervaz eyledim  
Üçler çiçeklenmiş yediler yaza  
Kudretinden pervaz eyledim  
Medet medet elaman müğret elaman müğret  
  
Bize derler ya hu hancıda aşık  
Elinde üççeti cana yakışık  
Nereye gitse erenler bakarda ışık  
Medet medet medet
müğret erenler hele erenler  
  
Erenler yükünde güllerde açar  
Suyu bendi böyle gelirde coşar  
Herkes sevdiğine dağlardan aşar  
Medet medet müğret
erenler müğret erenler  
  
Yüküm lali cehver inciye mercan  
Tevekkil eyle kalmada bir can  
Erenler yükünde olursa nışan  
Herkes gayretini buradan da
coşar medet erenler  
  
Bir bakışta çar köşeyi görenler  
Kerbalada suzuz şehhit olup ölenler  
Onlardan dökülen kana rengi  
Semaya bulutta olursa dengi  
Yeşil aptal gibi kırmızı bengi  
Bayrağı nışana olur medet
Erenler müğret erenler  
  
Aşıklar dördünü dördü merdidir  
Erenlerin firdi ulu derdidir  
Kırkların olduğu yerin cemidir  
Medet medet müğret erenler müğret erenler  
  
Heyder alim yüküm doludur hayal  
Mayayı kudretten sende al  
Sarıl ya hu hakka tamaşada kal  
Çalsın dağda güneş gibi parlasın  
  
Hancı diyer buna yükümde eman  
Tamam olursa dünyada zaman  
Ehli beyite müğret bu can  
Ya hu tarigat şeriat yükünden al  
  
Tarigat şeriat elde bir oyun  
Libasını sende varda var giyin  
Erenler bağında alırsa mehin  
Ya hu damızlığını çal da çal da kal heey  
  
Damızlığını çalan bilir bu anı  
Her gün uludur giyer nışanı  
Hancı kurban olsun zöhre hanımda hanı  
Gürcistan’dan beri şüpeyide al  
  
Hancı derler ya hu Ağrı Dağı’nda  
Bostanında ya hu hemen bağında  
Evliya evsiye can avcahında  
Geyiği kuşan gayretini al  
  
Avın senin ya hu kater olusa  
Ya hu bir turna birde bülbül konursa  
Dersin haktan ya hu şüphen olursa  
Tecelleh temenneh yoluna var heey  
  
Hancıyam diyerim yüküm merguşu  
Kuşandık böyle kuşak biz bu --  
Tevekkil bağladık biz de bu işi  
Medet erenler hey hancı pervane


Hz. Muhammedin aldığı veya cariye ettikleri hanımların isim listesini sana gönderiyorum.
Oku da bak Peygamberimiz kaç tane kadın almış.
Muhammed’in en tanınmış karıları:
1. Hatice
2. Sevde Binti Zem’an
3. Ebubekir kızı Ayşe
4. Ömer kızı Hafsa
5. Huzeyme kızı Zeynep
6. Ümmü Seleme (Hine)
7. Haris kızı Cuveyriye
8. Zeyd kızı Reyhane
9. Zeynep Binti Cahş
10. Ebu Süfyan kızı “Ümmü Habibe” (Remle)
11. Huvey kızı Safiye
12. Haris kızı Meymune
13. Sem’un kızı Marya Kıbti
Muhammed’in boşadığı kadınlar:
1. Dahhak kızı Fadime
2. Zabyan kızı Aliye
3. Kab kızı Mileyke
Muhammed’in nikahlayıp sonradan ayrıldığı kadınlar:
1. Numan kızı Esma
2. Kays kızı Kuiteyle
3. Esma veya Seba (Sena) Binti Salt
4. Necdet kızı Selma
5. Huzeyl kızı Havle
6. Seraf binti Halife
7. Yezit kızı Amre El-Gifariye
8. Yezit kızı Hind El-Kitabıye
9. Davud kızı Mileyke
10. Rufaa kızı Nesatlsat
11. Kab kızı Esma
12. Haris kızı (Saire) Kuteyle
13. Amr kzı Senba/Seyba/Sabiye
14. Cündüp bin Dimre Cind-i’nin kızı
15. Serahil kızı İmeyme (Binti Cevn)
16. Muaviye kızı Amre
17. Süfyan kızı Seba (Sena)
18.Ümmül Haram
19. Hakim kızı Leyla
Muhammed’in mehir parasını ödemeden aldığı kadınlar:
1. Haris kızı Meymune
2. Huzeyme kızı Zeynep
3. Ümmü Serik
4. Hakim kızı Havle
Muhammed’in cariyeleri:
1. Nefise
2. Cemile
Muhammed’in sözlendiği kadınlar:
1. Amir kızı Dubaa
2. Nuame Bel’anberi
3. Sehl kızı Habibe Ensariye
4. Cemre Binti Haris Bin Avf Bin Kab bin Zabyan
5. Sevde Kireşiye
6. Besame kızı Safiye
7. Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani (Fagite)
8. İsmi bilinemeyen bir kadın
Muhammed’in bazı nedenler yüzünden evlenemediği kadınlar:
1. Abbas kızı Ümmü Habibe
2. Hamza kızı Emame (Ammare)
3. Muhammed’e önerilen Baldızı
Muhammed’in ev işlerinde bakan cariyeler:
1. Bereke (Ümmü Eymen)
2. Emetullah binti Ruzeyme
3. Hudre
4. Redva
5. Sad kızı Meymune
6. Ruzeyne
7. Selma (Ümmü Rafi)
8. Marya (Ümmü Rebab)
9. Marya (Ceddetu’l Müsenna)
10. Ümmü İyas
11. Havle (Ceddetu Hafs)
12. Meymune binti Ebi Abis
13. Ümmü Dümeyre
14. Ümmü Ayas
15. Rebiha
16. Saibe

"Bu dünyadan bir "Garip Mirto" sessizce gelip geçti"
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol