Dua
KURMANZHAN DATKA
(balad'dan alıntı)
Kurmanzhan depresyondaydı, dinlenmek için uzandı,
Günlerce onun o haline üzüldüm ve çok yoruldu.
Uzun süre düşünerek aniden uykuya dalmayı başardı,
Ancak ki rüyada - yerli bozkırın yandığı görüldü
Yine bir zaman sonra kör Alym'i duydum
Çocukken söylediği şarkının aynısını andım
Sadık kaplanın ateşte boğulduğunu sandım
Gökyüzünde kanatlanmış bir kartal gibi uçtu.
Ve kraliçe uykusundan uyanıp kalem istedi
Bir mektup yazdım. Güç onda belirdi dedi.
Bir anne vatan için evlat doğurmayı söyledi,
Yüzyıllar boyunca doğa onlarla ortaya çıktı.
Günlerinin sonuna kadar toprağa değer versinler,
Anavatanlarına sadakatle hizmet etmek istesinler.
Biz yeryüzüyle birlikte yükseldik ve bunu öğrendik
Hayaletlerden huzur bulacağız diye düşünmedik.
Altın ve elde edilen her şey burada kalacaktır.
Bozkır özgürlüğü ve onuru bizlerin olacaktır.
Her şeyden önce, tüm insanları koruyacaktır
Sahada utanç verecek olanlar haysiyetle ölecek!
Ne de olsa yürekteki aşk yabancıları mahvedebilirdi.
Onları bir zincire bağlayıp zindanlarda çürütebilirdi
Ama Kurmanjan vardı - çok bilge büyük bir anne idi,
Onları kurban olarak vermeye sadece oğlu karar verdi.
Böylece bordür taşı hazır. Sehpadan İp sarkıyor.
Kralın suçsuz olan kölesi idam edilmeyi bekliyor.
Askerler çadırlarda hazır kıta olmuş ama acıyor
Komutanın hazırkomuta ateş etmesini bekliyorlar.
Süngüler, köşe bucak saklanarak süreci izliyor.
Atlılar giderek daha çok bağırıyor ve gözlüyor
Bütün insanlar, yaşlı ve genç canlarından beziyor
Komutanın ölüm emri vermesine izin vermeyeceğiz!
Hapishane kapıları açıldı. Kamşeybek'imiz çıktı,
Hayata veda etmek değil, sonsuza dek kapıları yıktı
Atların gürültülü sesleri ve tozları göğe savruldu.
İnfaz çağrısı yapan davulcu bütün kapıları çallıyordu.
General korkmuştu, eldivenlerini hiç çıkarmadı.
Uzakta ki şaşkın olan Datka yerinde duramadı
Kendime inanmadım çünkü bunu beklemiyordum.
Her şey sessizdi. İnsanlar sessizce içten içe ağladı.
Kalabalık ayrıldı oradan ve annem de çekildi gitti.
Gözleri yaş doldu oğluna ne kadar sarılmak istedi!
Ama klanın haysiyeti sanki özel bir hale geldi,
Oğlumun uğruna özgürlüğümü satarım diyordu.
Gururlu bakışlarıyla biricik oğluna şöyle dedi:
Böyle ölmek - ne kadar küçük şey diye inledi!
Ülke için ölmek, vatanı korumak, diye ekledi,
Bizim için onur! Ve insanlar seni unutmayacak!
Masum ölümüne bakarak sızlayıp ağladım
Sana yaklaştım ve şimdiden çok yakındım.
Anavatana bağlı olun diye sözü bağladım,
Ben de bu vatanım için ömrümü adadım!
Ama Kalşybek, koluna keskin bir bıçak tuttu.
Annesi kulağına fısıldayarak, bıçağı bırak dedi.
Onu gözlerinden anladım, cevabını bakışla verdi
Cesaretle başını kaldırdı, çünkü çıkış yolu yoktu.
Ve korkmadan, Kamçibek ilmeğe doğru yaklaştı,
Yurdundan sonsuza kadar ayrılacağını anladı.
Sadece başını çevirdi ve hüzünle dağlara baktı.
Bir anda kement sürüklendi. Kahramanımız uyuyakaldı.
Kraliçenin gözleri bir anda aniden kapandı,
Sıkıcı acı, yorgun bir şekilde iç çekerek yandı.
Yanağımdan gözyaşı dökülüp yerlere bandı.
Bir annenin acılar içinde, feryatla kalbi ağlıyordu.
Ve annem kayaların arasındaki uzun bozkırı gördü,
Kanatlarını açan kartalın uçtuğu yerler buralar derdi.
Alymbek gülümseyerek gelmiş onun yanında durdu.
Yine sihirli kaplanlar dağlardan ovaya aniden koştu.
General şaşkına döndü. Ve savaşçılar sanki şaşırdılar.
Şapkalarını çıkararak, cesaretinden dolayı onu andılar.
Ve zihinsel olarak onun bu hareket için çok ağladılar,
Sanki ilmek boğazında olarak ölüm cennete gitmiş gibi.
Kamşybek büyüdü, cehennem ilmiğinden çıkarıldı,
Sessizce şeref verdiler ve gömmek için haykırıldı.
Anne, atını mahmuzlayarak dörtnala yola yollandı.
Yer sallandı. Gök gürledi ve dağlar inim, inim ağladı.
Bu, insanlara böylelikle zor bir değişim sağladı.
Karşılığında kraliçeden ülkeye hep barış söyledi.
Sadece şu yanan bozkır onu fethedecektir dendi.
Ne yazık ki bir ata oturur, ve der ki bu da geçecek!
At'ı hatırlıyor musun? Sen ve ben düşmanlardan kaçtık.
Gururla giderken yelime eğildim. Hep rüzgarlar saçtık.
Nefeslerimizi tutarak, birlikte suya uçtuk ve sudan içtik,
Ve uçurumdaki düşmanlar şaşkınlıkla bize bakakaldılar.
Meleğim efsanelerin gerçekleşmesini diledi bir an,
Ev bir zindan oldu, kapılar sıkıca kapatıldı her an.
O zaman oğluma nasıl şaşırdığımı söyledim an be an,
Hapishane gibi görünen bir ocak inşa ettiler bizlere.
Karanlık bir zindan gibi yerler, içinde ışık dahi yok
Kamşybek'in halini bilmek istedim ya açdır ya da tok.
Kraliçe gözyaşlarına boğuldu, bu nasıl olur bize hak,
Neden uyuyamıyorum? Atla sohbete daldım bir zaman.
Nereye gitmeli, ya da saklanıp çocukları görmemek mi?
Yalnız yaşamak, oğullarım olmadan sessizce ölmek mi?
Bakışlarınızla, sanki üflermiş gibi ışıksız olup sönmek mi?
Sanki her şeyden uzak durmak için yeniden ölmek istiyor.
Anavatanımızın güzel adı Kaganat Kırgız idi,
Kırgız adı bu vatana yüce mevladan yazıldı.
Gökyüzündeki bir ok gibi, uçarak ve çizildi.
Ülke kabileler tarafından bir kabileye bölündü.
Anavatanımız, Cengiz Han'ın yenilgisini hatırlar,
Bazıları Rusya'da, Kazakistan bozkırında kaldılar.
Güney, Doğu, Kuzey, Batı - aralarındaki alanlar,
Yeşillik kurumuş gibi, topraklar işlenmemiş oldular.
Yıkımın eşiğinde hayat, sadece kırk kabile,
Kaç tane kahramanca isim geldi bir anı haline
Kaganatımız dağıldı, savaş tahtımız düştü, biline
Külleri gökyüzüne dağıldı ve çok hasarlar bıraktı.
Atalarımızın yatakta ölmesine hiç gerek yoktu.
Aşağılık ölümün gözlerine sade gururla baktı.
Kan içinde boğuluyorlar, gerçek bir savaş çıktı,
Başlarını ayırmaktan korkmuyorlardı bu yiğitler.
Bu acımasız hayatta, daha güçlü olan haklıdır,
Zayıflar haysiyetle ölür, efsaneler hep farklıdır.
Sadece dağlar ağlar, çünkü o dağlar dertlidir
Genellikle uyuyan için yağmur yağmaktadır!
Kar uzun süre yerden kalkmıyor ve güneşte erimiyor,
Gökyüzündeki bulutların üzerinde bir şahin görünüyor
Yukarıdan bakarak savaşçı bir ailenin farkına varıyor,
Egemen Kırgız halkını bir araya getirip birleştirdi ...
Çeviri: Yusuf Aslan
Adana / Türkiye
05078500407
|
Hz. Muhammedin aldığı veya cariye ettikleri hanımların isim listesini sana gönderiyorum.
Oku da bak Peygamberimiz kaç tane kadın almış.
Muhammed’in en tanınmış karıları:
1. Hatice
2. Sevde Binti Zem’an
3. Ebubekir kızı Ayşe
4. Ömer kızı Hafsa
5. Huzeyme kızı Zeynep
6. Ümmü Seleme (Hine)
7. Haris kızı Cuveyriye
8. Zeyd kızı Reyhane
9. Zeynep Binti Cahş
10. Ebu Süfyan kızı “Ümmü Habibe” (Remle)
11. Huvey kızı Safiye
12. Haris kızı Meymune
13. Sem’un kızı Marya Kıbti
Muhammed’in boşadığı kadınlar:
1. Dahhak kızı Fadime
2. Zabyan kızı Aliye
3. Kab kızı Mileyke
Muhammed’in nikahlayıp sonradan ayrıldığı kadınlar:
1. Numan kızı Esma
2. Kays kızı Kuiteyle
3. Esma veya Seba (Sena) Binti Salt
4. Necdet kızı Selma
5. Huzeyl kızı Havle
6. Seraf binti Halife
7. Yezit kızı Amre El-Gifariye
8. Yezit kızı Hind El-Kitabıye
9. Davud kızı Mileyke
10. Rufaa kızı Nesatlsat
11. Kab kızı Esma
12. Haris kızı (Saire) Kuteyle
13. Amr kzı Senba/Seyba/Sabiye
14. Cündüp bin Dimre Cind-i’nin kızı
15. Serahil kızı İmeyme (Binti Cevn)
16. Muaviye kızı Amre
17. Süfyan kızı Seba (Sena)
18.Ümmül Haram
19. Hakim kızı Leyla
Muhammed’in mehir parasını ödemeden aldığı kadınlar:
1. Haris kızı Meymune
2. Huzeyme kızı Zeynep
3. Ümmü Serik
4. Hakim kızı Havle
Muhammed’in cariyeleri:
1. Nefise
2. Cemile
Muhammed’in sözlendiği kadınlar:
1. Amir kızı Dubaa
2. Nuame Bel’anberi
3. Sehl kızı Habibe Ensariye
4. Cemre Binti Haris Bin Avf Bin Kab bin Zabyan
5. Sevde Kireşiye
6. Besame kızı Safiye
7. Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani (Fagite)
8. İsmi bilinemeyen bir kadın
Muhammed’in bazı nedenler yüzünden evlenemediği kadınlar:
1. Abbas kızı Ümmü Habibe
2. Hamza kızı Emame (Ammare)
3. Muhammed’e önerilen Baldızı
Muhammed’in ev işlerinde bakan cariyeler:
1. Bereke (Ümmü Eymen)
2. Emetullah binti Ruzeyme
3. Hudre
4. Redva
5. Sad kızı Meymune
6. Ruzeyne
7. Selma (Ümmü Rafi)
8. Marya (Ümmü Rebab)
9. Marya (Ceddetu’l Müsenna)
10. Ümmü İyas
11. Havle (Ceddetu Hafs)
12. Meymune binti Ebi Abis
13. Ümmü Dümeyre
14. Ümmü Ayas
15. Rebiha
16. Saibe